Helal Lokma, Akıldaki Helal Düşünce Ve Kalpteki Helal Duygudur

Helal Lokma, Akıldaki Helal Düşünce Ve Kalpteki Helal Duygudur

Allah’u Teâlâ Kur’ân-ı Kerîm de birçok ayette insanı topraktan yarattığını söyler. Bu açıdan bakıldığında toprak ve insan arasında benzerlikler vardır. İyi bakıldığında toprak; mütevazidir, cömerttir, yaratılış gayesine hizmet eder, temizdir. Bakımı ihmal edildiğinde toprak kıraç olur. Toprak insanın emrinde, insan toprağa ne ekerse onu biçer. Bu ekim işinde toprağa, insanın ne ektiği, nasıl ektiği önemlidir elbette. Örneğin helal lokma yiyen, ibadette huşu hisseder. Nitekim hasatın iyi olmasını isteyen; kuru toprağı sulayıp tavına getirmeli, bellemeli, gübrelemelidir. Sonra tohumun en iyisini ekmelidir ki, alacağı ürün kaliteli olsun, toprak ne ekersen onu verir çünkü. Bakımını yapmadan, tohumunu saçmadan, kaliteli ürün elde edilemez.

İNSAN, TOPRAK GİBİ MÜTEVAZİ, CÖMERT VE TEMİZ OLMALI

Allah insanı topraktan yarattı, halifesi olarak yeryüzüne gönderdi ve sınırları belirledi. Madem insan topraktan, toprak gibi mütevazi, cömert, temiz ve yaratılış gayesine hizmet etmelidir. Allah’u Teâlâ, müminlerin tüm bu özellikleri muhafaza edebilmeleri için yedikleri ve içtikleri gıdaların helal ve temiz olması şartını koşar.

“Ey insanlar! Yeryüzünde bulunanların helal ve temiz olanlarından yiyin, şeytanın peşine düşmeyin; zira şeytan sizin açık bir düşmanınızdır.” (Bakara suresi, 2:168)

İnsanın hayatını devam ettirebilmesi için beslenmesi zaruridir. Nasıl ki toprağa ekilen tohum niteliğine göre yeşerirse, insanın aldığı gıdalar da bedenine, fiziki bünyesine, karakterine, kişiliğine, ahlakına ve ibadet hayatına etki eder.

GÜNLÜK KOŞUŞTURMALARIN İNSAN ÜZERİNDE ETKİSİ

İbn Haldun’a göre beslenme basit ve sıradan bir gereksinim değildir, aksine insanın hem kişiliğini hem huylarını hem de ibadet hayatını etkileyecek kadar öneme sahiptir. Az yemek ve dengeli beslenmek kişinin hem fiziksel hem de kişilik açısından güzel olmasına yol açmaktadır. Beslenmenin fazlası, insanın hem vücudunda hem ruhsal yapısında bozulmalara sebep olmaktadır. Tüketilen gıda türleri ve içerdiği maddeler de kişiliği etkiler. Dünyada merhametin, hoşgörünün, tahammülün ve diğerkâmlığın olmadığı insan sayısının artışına bakıldığında ise, helal ve tayyip olmayan gıdaların çok tüketildiği göze çarpmaktadır. Sürekli bir koşuşturmacanın yaşandığı toplumda, acele yapılmış alışveriş, sevgisiz hazırlanmış yemekler, fast food yiyecekler insan kimyasını bozmaktadır.

Yediklerimiz Düşüncelerimizin De Gıdasıdır

Peygamberimiz (s.a.v.) Miraç’ta iken kendisine süt ve şarap ikram edilmişti. Peygamberimiz (s.a.v.) sütü tercih ettiğinde Cebrail (a.s.) “Fıtratı (yaratılışa uygun olanı) tercih ettin.” demişti. Yaratılışa uygun olmayan gıdalar, insanı bozar ve ona yanlış tercihler yaptırabilir. Yenilen gıdaların, insanın düşüncelerinin ve duygularının oluşumunda büyük etkisi vardır. Midede olan, aynı zamanda akılda ve kalpte olandır. Helal lokma, akıldaki helal düşünce ve kalpteki helal duygudur. Helal ve temiz olmayan lokma ise akılda haram düşünce ve kalpte haram duygudur. Kısacası insan ne yerse, fıtratına o yansır.

Alınan her bir besin maddesi, beyine farklı bir amino asit verir. Bu amino asitler, daha sonra farklı iletişim sinirlerine dönüşürler. Bunların kimi uyarıcı, kimi ise yatıştırıcıdır. Uyarıcı olanlar hayvansal proteinlerde bulunurlar. Hayvansal protein içeren besinler, yenildiğinde “fenilalanin” maddesi beyine geçer ve “noradrenalin” ile adrenaline dönüşür. İşte bu yüzden çok sık et ve et ürünleri ile beslenenlerin aktif, hareketli ve daha sert mizaçlı oldukları iddia edilir. Bu duruma hayvanlar aleminde daha açık ve net olarak rastlanır. Nitekim aslan, köpek ve etçil hayvanlar yırtıcı; koyun, keçi ve deve gibi hayvanlar ise daha uysal ve yumuşak huylu olurlar.

Yatıştırıcı ve sakinleştirici olarak bilinen besin maddeleri de karbonhidratlardır. Makarna, ekmek, bisküvi gibi karbonhidratlı besin tüketen insanlarda “triptofan” adlı kimyasal ileticilerin beyne tesiriyle “serotonin” maddesinin artması sayesinde vücut genel bir huzur ve sakinliğe kavuşur.[1]

“İNSAN, MİDEDEN DAHA KÖTÜ BİR KAP DOLDURMAMIŞTIR”

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) “İnsanoğlu, mideden daha kötü bir kap doldurmamıştır. Halbuki birkaç lokma insanın belini doğrultmasına yeter. Eğer mutlaka dolduracaksa (midesinin) üçte birini yemeğe, üçte birini içeceğe ayırsın ve diğer üçte birini de nefes alıp vermek için boş bıraksın.”[2] buyurarak, kişinin helal, sağlıklı, doğal ve tayyip olan gıdalarla kendisini beslemediği sürece, Allah ile, insanla ve kâinatla olan ilişkisini düzeltemeyeceğinin altını çizmektedir.

FITRAT İÇİN EN BÜYÜK YATIRIM

İnsanın fıtratı için yapacağı en büyük yatırım, gerçek gıdalarla beslenmektir. İnsanlar tabiattan uzaklaşıp iş ve çalışma hayatının getirdiği hızlı tempoya uyum sağlamaya çalıştıkça gerçek gıdalardan da uzaklaşır oldu. Paketli gıdaların insan hayatına, günlük beslenmesine girmesi, vücuda, bütün organlara olumsuz tesir ettiği gibi, asıl zararı da beyin hücrelerine veriyor ne yazık ki.[3] Aldığınız her üründe son kullanma tarihine bakıyorsunuzdur. Buna bir de içindekiler kısmına bakmayı ekleyin. Genelde küçük yazılı olur ve pek kimsenin de dikkatini çekmez, ama ilk bakılması gereken yer orasıdır. İçindekiler listesine baktığınızda uzayıp giden, hiç anlayamadığınız, okumakta zorlandığınız kelimeler, listede yer alıyorsa o ürünü almayı hiç düşünmeyin bile.

Helal ve temiz yemenin sonucu olumludur. Mevlana bu konuda şöyle der:

“İlim de hikmet de helal lokmadan doğar; aşk da merhamet de helal lokmayla meydana gelir. Bir lokma; haset ve hileyi netice verirse, cehalete ve gaflete sebep olursa bil ki, o lokma haramdır. Hiç buğday ekilip de arpa hasat edildiğini gördün mü?”

 

 

 

[1] Prof. Dr. Fatih Satıl, Yediklerimiz Huyumuzu Değiştirir mi?

[2] Tirmizî, Zühd, 47.

[3] Tuğba Alkan Tuğ, Şebnem Dergisi, Sayı: 182.