Köln’de Ezan: “Allahu Ekber!”

Köln’de Ezan: “Allahu Ekber!”

Almanya’nın Köln kenti Büyükşehir Belediye Başkanı Henriette Reker şehirdeki Müslümanların en azından Cuma namazı için haftada bir kere de olsa hoparlörlerden ezan okumasına müsaade edildiğini duyurduğunda, tepkilerini merak ettiğim üç grup vardı. Bu üç grubun ikisinden bahsetmeyeceğim. Ama bir grup var ki, sanki her şeyde onların sözü geçerlidir; anayasa, kanun, din, özgürlük, İslam, toplumsal barış gibi ne kadar kavram varsa hepsinin tanımlamasını sadece bunlar yapar. Bunların görüşleri, kanunların da üstündedir.

Birisi “Allahu Ekber kanunlarımıza göre yasaklanmıştır. Çünkü teröristler Allahu Ekber diyor.” gibi bir şeyle, bilimsel, sosyolog, hukukçu, gugukçu ayağına yatarken; bir diğeri, “Bu Allahu Ekber demek, başka Tanrı tanımamak, demektir. Bu da toplumsal ve dinî çoğulculuğu reddetmek demektir. Onun için ezana izin verilemez.” demez mi. Öbürü de “Ezan zaten şu anda İslam’da da caiz değil!” demez mi? Dolayısıyla, kim Allahu Ekber derse, susturun, ağzını açmasın, rezil edin şeklinde bir hava oluşturuldu.

Bu havayı oluşturan ve onların seslerini en yukarı kadar duyurmalarını sağlayan da Almanya’nın “Bir dinî gruba karşı nefret ve hakarete” karşı mücadele eden önde gelen gazetelerinden birisi. Ciddi söylüyorum, yani.

Ezan karşıtları! Yahu tamam anladık, İslam’dan, Müslümanlardan, Müslümanlarla ilgili her şeyden bu kadar nefret ediyorsunuz da, bu nefretinizi hiç değilse “toplumsal çoğulculuk ve barış çağrısı” olarak duyurmayın. Tamam, içinizdeki kin ve nefret dolayısıyla ne dediğinizi bilmeyecek kadar “mecnun” olmuşsunuz. Olun, bir şey dediğimiz yok. Ama bırakın, şu özgürlük, çoğulculuk, demokrasi ayaklarını. Koktu artık o ayaklarınız.
O gazeteye bir şey demiyorum. Sadece, “En çok tuvalette okunma rekoru”nun elinde olmasını sonuna kadar hak ettiğini söylemek istiyorum. Faşizan, ırkçı, nefret dolu o ifadeleri de kendilerine iade ediyorum.

Bu insanlar ayrıca bana, bir zamanlar Süleyman Demirel’e atfedilen bir sözü hatırlatıyor. Atfa göre, Türkiye’de din özgürlüğü olup olmadığı yolundaki sorulara Demirel, “Türkiye’de din özgürlüğü yoktur diyenin, ağzını yırtar, dilini koparırım.” diye cevap verir.

Maalesef şu anda, bizim durumumuz bu. Müslümanlara küfredebilen herkes küfretme, Müslümanlara karşı nefret yayan herkes de nefret yayma hakkına sahip olduğu için yolları açık olsun.
Henriette Reker! Eşek arılarını kovanlarından dışarı çıkardın ya, helâl olsun!