Konfor; Ruhun Bataklığı.. Konformizm; Aklın Celladı..
- YAZARLAR
- 12 Ekim 2021
Ruhsal doyumu değil, bedensel tatmini ve fiziki rahatlığı merkezine alan konfor, hayatın gayesi olarak kabul edildi. İnsanlar kendi ruhlarını keşfederek anlamak, mükemmelleşmek ve hakikati aramak gibi ulvî amaçlardan vazgeçti.
İlim dünyasında Sosyolojinin atası olarak kabul gören İbn-i Haldun, batmaya başlayan toplumların “sefahat” aşamasından geçtiklerine dikkat çekmiştir. Ömrünü tamamlamaya yüz tutmuş toplumsal yapılara ait bireylerin çoğu, konfora düşkünlük göstermişlerdir. Bedensel zevklerin arayışında ve rahatlığın peşinde koştururken, ruhlarını ihmal etmişlerdir. Modern insan bu ihmalin bedelini, depresyonlara düşerek ve anlamsız bir melankoliye boğularak ödemektedir. Kitleler, uyuşturucunun ve antidepresan ilaçların müptelası olmuştur.
Geçen yüzyılın mütefekkirlerinden Ali Şeriati, hazzın hayat tarzı haline geldiği modern çağın orta yerinde, genel geçer kabullere aykırı düşecek bir iddiada bulundu; “Konfor, ruhun bataklığıdır!”. Bu düşünce, Konformizme başkaldıran bir konfor karşıtlığıdır. Başarının kriterini, bireyin maddi rahatlığı üzerinden belirleyen toplumsal kanaate isyandır.
Konformizm, genelde konfora düşkünlük olarak anlaşılır. Esasında bu kavram, 19. yüzyıla kadar Avrupa’da kilisenin din yorumuna uygun yaşayan insanlar için kullanılagelen bir deyimdi. Günümüzde ise, toplumsal standartlar çerçevesinde düşünen ve bu doğrultuda davranışlar sergileyen insanlar için kullanılır. Yani konformist, zamanın ve zeminin değerlerine sorgulamadan boyun eğen ve uyum sağlayan kişidir. İşte tam bu noktada; Konformist, maddi ve bedensel rahatına düşkün kimse anlamına gelmese de, toplumsal kabullerin güvenli limanına sığınan ve bu yolla zihnî rahatlığını bozmayan kişileri tarif eder.
Oysa başta peygamberler olmak üzere, ilim ve hikmet sahibi güçlü şahsiyetler, zamanın ve zeminin ahlakını aşan rol modeller olmuştur. Genel geçer kabuller ile mücadele etmişler ve gerektiğinde bedel ödemişlerdir. Yüce Kuran’ın “Eğer yeryüzündekilerin çoğuna uyarsan, seni Allah yolundan saptırırlar..” (Enam suresi, 6:106) uyarısına uygun düşecek bir hal ve tavır sergilemişlerdir. Toplumsal kabullerin, ufuklarını daraltmasına ve fikirlerini katletmesine izin vermemişlerdir. Bizlere de düşen, toplum tarafından kabul görmeme pahasına, akl-ı selimin izinden gitmektir. Ve şairin işaret ettiği üzere; Kalabalıkların karşısında kollarımızı makas gibi açarak, gidilen caddenin çıkmaz sokak olduğunu haykırmaktır.