Ölüm Gerçeğini Kabullenme Ve Yas Süreci
- AİLE
- 7 Ekim 2021
Sistemik Aile Terapisti Meryem Bayrak Camia TV’de katıldığı Biz Bir Aileyiz programında aile içinde acı ve yas hakkında bilgi verdi.
Ailede acı ve yasın sadece ölümle sınırlı olmadığını belirten Bayrak, kayıplar, doğal felaketler, başka bir şehre taşınma, boşanma, okul değiştirme gibi olayların da yetişkinleri ve çocukları farklı boyutlarda etkilediğini ve acı yaşatabileceğini belirtti.
Bayrak, bu tür yaşanmışlıkların ölümün hissettirdiği acıyla nasıl baş edilebileceği konusunda öğreti ve tecrübe kattığına dikkat çekti.
ÖLÜMÜ GERÇEĞİNİ ÖNCEDEN KONUŞMANIN FAYDALARI
Bayrak’a göre ölüm hakkındaki konuşmaların birçok yararları var. Bunlardan biri manevi açıdan ahiret bilincini pekiştirmek. Ölüm hakkında konuşmanın bir diğer yararı ise ahiretin var olduğu bilinci ile hareket etmek ve insanlar arası ilişkilerimize buna yönelik şekillendirmek. Böylece iletişimimizi daha dengeli ve kaliteli hâle getirebiliriz. Örneğin, birbirimize karşı kinimiz, öfkemiz azalır.
Ölümü sağlıklı iken kabullenmek, aile içindeki bağımlılığı da ortadan kaldıracaktır. Zira bir kişiye aşırı bağımlılık, kişinin ölümü durumunda diğer aile fertlerinin yeniden hayata adapte olmalarında büyük sorun teşkil edebiliyor.
Bayrak, aile yakınımız ölüm döşeğine düştüğünde, kendisine nerede defnedilmek istediğini, miras meselesi hakkında ne düşündüğü gibi soruları hayatta iken sormanın gerektiğine dikkat çekti ve ölümü sadece yetişkinlerle değil, çocuklarla da yaşlarına uygun bir dille konuşmak gerektiğini vurguladı. Kabir ziyaretlerinin bu bağlamda iyi olacağını belirten Bayrak, sadece hasta ve ihtiyarların değil her yaştan insanın ölebileceğini, cennet ve cehennemden ziyade ahiretin var olduğundan bahsetmenin önemine işaret etti.
ÖLÜMCÜL HASTAYA NASIL DAVRANILMALI?
İlk önce her ağır hastaya hemen ölüm etiketi yapıştırmamız gerekiyor. Nice ağır hasta sandıklarımız iyileşebiliyor veyahut genç dinamik diye gördüğümüz herhangi birini aniden bir trafik kazası sonucu kaybedebiliyoruz. Birde gerçekten son anlarını yaşayan hastalarımız olabiliyor, hastalarımıza onların duymak istedikleri kadar ve ihtiyaçları kadar konuşmalıyız.
Aile Yakınlarının Vefatında İnsanların Duyguları
Ölümün şekline ve kişinin ilişkisine göre duygular değişebiliyor. Öyle ki, bazen hüznü öyle derinden hissederiz ki, kolum kanadım kırıldı, ciğerim yanıyor deriz. Kişi yakınını kazada kaybetmiştir, travma yaşıyordur veyahut bir kazaya sebep olmuştur suçluluk yaşıyordur. Belki düşünemeyiz ama bazen öfkede olabiliyor, söylemek istediği sözler vardır yarım kalmıştır.
Bayrak, “Bu sürece şok anı, ölümü kabul edememe diyebiliriz. Kabullenme süreci kişiden kişiye değişebilir. Bazen aylar, bazen yıllar alabilir. Sonradan kişi ölümü kabullenir, fakat ölen kişinin yokluğuna alışamayabilir.” dedi.
Bayrak, bu süreci “Atlattık deriz olmayacak yerde hüznümüz kabarabilir. Bu duygu, bitti deyip zihnimizden silebileceğimiz bir şey değildir. Ara ara bizleri yoklayan bir yaradır. Neticede sevdiğimiz bir aile bireyini ebediyete uğurlamak, onu bir daha göremeyecek olmak, kolay kolay kabullenemiyor olmak, bu sürece dahildir.” şeklinde ifade etti.
HAYAT “Bizim Hayatımız da Ölümümüz de Allah İçindir.”SAĞLIKLI VE DOĞAL YAS SÜRESİ
Sistemik Aile Terapisti Meryem Bayrak, yas döneminin 6 ila 7 sene sürebileceğini belirtti ve ekledi:
“Yaşadığımız duygu gündelik yaşantımızı etkiliyor, yaşam kalitemizi düşürüyor ise destek alınmasında fayda var. Terapi, hayata tekrar adım atmamızı sağlayacaktır. Böylelikle ölen yakınımızı hayırla yad edebilmemiz daha kolay olacaktır. Maalesef kültürümüzde erkeklerin ağlamaları bastırılırken, kadınların ağlamayanları zaman zaman yadırganıyor. Halbuki her birey acısını farklı yaşar. Konuşmak istediklerinde yargılamadan onları dinlemek onlara fayda verecektir.”
ÇOCUKLARA DOĞRULARI SÖYLEMEK
Çocuk uzaktan akrabaların ölümlerini pek kavrayamaz. Fakat vefat eden 1’inci dereceden olduğunda anlar ve hisseder. Bunu çocuğa uzaktan birinin değil de 1’inci dereceden güvendiği abla, teyze, amca gibi yakını olan, çocuğa anlayacağı dilde izah edebilecek birinin anlatması uygun olur. En büyük hata çocuğa yakının öldüğünü duyurmamak veyahut uzağa gitti gelecek şeklinde ifadeler kullanmaktır. Bu söylem çocukta daha derin yaralar açacaktır, her zaman doğru olanın uygun bir dil ile söylenmesi gerekir.
Çocuğa yapılan açıklamalarda çok dikkat edilmesi gerektiğini ifade eden Bayrak, “Örneğin hastaydı öldü, dendiği zaman, çocuk her hasta olana ölecekmiş gözüyle bakıyor. Böylece çocuk hem kendi hem de yakınları hastalandıklarında kaygı yaşar ve korkar.” dedi.
ÇOCUKLARIN DÜZENİ BOZULMAMALI
Ölen kişiyle aynı evde yaşayan çocuk ölümden etkilenmesin diye alışık olduğu düzenden çıkarılmamalı. Çocuk etkilenmemesi üzere başka yere gönderildiğinde yakını ile beraber düzenini de kaybediyor. “Çocuğu olaya dahil etmekte fayda var.” diyen Bayrak, çocuğun bulunduğu ortamda ağıtlarla çocukları korkutmamak ve psikolojilerini bozmamak gerektiğini belirtti.
Çocukların yetişkinleri ağlarken görmelerinde bir sakınca yok. Fakat ağıt yakarak, katlanamayacak kadar acı duyuluyorsa destek alınmasında yarar var.
AİLE İÇİNDE KAYIPLAR
Aile içinde kayıplar ve yaslar çocuklara ve gençlere doğru aktarılmazsa yanlış kavramlar oluşur. Korku ve güvensizlik gelişebilir.
Öte yandan Bayrak, kayıpların ve yasların bireylerde güven sağlama, ilişkiyi sürdürememe, farklı ve uzun vadeli panik atak ve kaygı sorunlarına yol açabileceği uyarısında bulundu.
KORONAVİRÜS SÜRECİNDE YAKINLARIMIZA DESTEK
Bayrak, koronavirüs salgını neticesinde yas sürecinin daha da zorlaştığını ifade etti. “İnsanlar hastalarını ziyaret edemiyor ve son anlarında dahi yanlarında olamıyor.” diyen Bayrak, bu süreçte hasta yakınlarına destek olmanın önemine işaret etti. “Bizim cenaze evine yemek götürmek gibi güzel âdetlerimiz var. ‘Senin acını hissediyorum, bu acıyı sen yaşıyorsun. Ben senin için buradayım’ diyebilmeliyiz.” ifadelerini kullanan Bayrak, “Bazen sadece susup varlığımızı hissettirmeliyiz.” dedi.