Müslüman Mahkûmlar: “Sizin Vesilenizle Hayatımda Yeni Bir Sayfa Açtım”

Müslüman Mahkûmlar: “Sizin Vesilenizle Hayatımda Yeni Bir Sayfa Açtım”

Almanya’da Müslüman mahkûmların sayısı bir hayli yüksek. Buna rağmen Müslüman mahkûmlara birçok eyalette yasal ve yerleşik statüde manevi rehberlik ve danışmanlık hizmeti sunulmuyor. Konuya dair Bremen ve Oldenburg kentlerindeki cezaevlerinde 6 yıldır Müslüman mahkûmlara manevi rehberlik hizmeti veren Bilal Güney ile konuştuk.

Ne zamandır bu hizmeti sunuyorsunuz, kendinizi tanıtır mısınız?

1978 Hamburg doğumluyum. Şam Üniversitesinde İslami İlimler tahsilimi bitirdikten sonra, Bremen’de 7 yıl imamlık yaptım. 11 senedir de İslam Toplumu Millî Görüş Bremen bölgesinde yönetim kurulunda farklı birimlerde görevlerim oldu. Meslek olarak 6 senedir manevi rehberlik hizmetini Bremen ve Oldenburg’daki ceza infaz kurumunda yürütüyorum. Bu konuda 2018 senesinde Schura Bremen ve Adalet Senatörlüğü ile beraber yapılan “Manevi Rehberlik Kursu”na katılarak sertifikamı aldım.

Müslüman mahkûmlarla ilgilenme fikri nasıl oluştu? Daha önceden mahkûmların ihtiyaçlarına dair bir fikriniz var mıydı?

Hapishanede Müslüman mahkûmların var olduğunu bilirdik ve geçmişte zaman zaman bazı imamlarımızın gittiğini de duymuştum. Schura Bremen olarak da bu konu ile ilgili bazı alt yapı çalışmaları var idi. Zaman içerisinde Müslüman mahkûmların sayılarının artmış olması, dinî ihtiyaçlarını dile getirmeleri neticesinde Senatörlükten bize bu konuda yardım talebi geldi. Biz de bu talebe karşılık verdik ve ilk toplantıları yaptıktan sonra bu hizmete başlamış olduk.

Hizmet kapsamında neler sunuyorsunuz ve mahkûmların tepkisi nasıl?

Hizmet kapsamında evvela mahkûm kardeşlerimiz ile tanışıyoruz ve kendilerine yaptığımız hizmetlerimizden bahsediyoruz. Bu hizmetleri şu şekilde özetleyebiliriz:

Cemaat ile cuma namazı, bayram namazları, grup hâlinde sohbetler, özel ikili görüşmeler, dinî konuda sorulara cevaplar, Kur’an, seccade gibi birtakım eksiklerin temin edilmesi, kütüphanede İslam literatürü kitaplığının oluşturulup, sunulması. Ayrıca mahkûmların yakınları ile ilgilenme ve cezası biten ve serbest kalanlara sosyal ve manevi destek de sunduğumuz hizmet kapsamına giriyor.

Tabi bu hizmetler sunulduğunda mahkûmlar kendilerini bir nebze de olsa sahiplenildiklerini hissediyorlar, özgüvenleri artıyor ve yaptıkları hatalardan dolayı pişmanlık duyup, hayatlarında dinî eksenli yeni bir başlangıç yapıyorlar. Bize “Sizin vesileniz ile hayatımda yeni bir sayfa açtım, tövbe ettim, dinimi öğrendim, kendimi çok daha iyi hissediyorum, Allah sizden ebeden razı olsun” demeleri bizim bütün yükümüzü alıyor.

Tutuklu ve hükümlüler en çok hangi konularda manevi rehberlik ve din hizmeti talep ediyorlar?

Başlıca su konular hakkında manevi rehberlik talebi oluyor: Pişmanlık ve tövbe, “Allah beni affeder mi?” gibi sorular soruyorlar. Ümitsizlikten dolayı imani zaaf yaşayanlar ve çözüm yolları arayanlar oluyor. Birçoğu kendini affedememe sıkıntısı yaşıyor. Gayrimüslimler de dahil olmak üzere ruhi boşluktan kaynaklanan sıkıntılarını dile getirip, çözüm arayışında olanlar oluyor. Müslüman mahkûmlar arasında kader konusu sıkça soruluyor, “Bunlar neden başıma geldi? Allah’ın muradı nedir?” gibi sorular yöneltiliyor. Serbest kaldıklarında tekrar aynı hatalara düşmemek için gerekli desteği talep ediyorlar. Ailevi meseleler, abdest, namaz, Kur’an okumayı öğrenme gibi konularda da yardım talepleri sıkça geliyor. Açıkçası bazen sadece bizim kendilerinin yanında olmamızın bile onlar için büyük bir destek teşkil ettiği kanaatindeyim.

Kendi kültürlerinden veya dinlerinden biri olmanız söylediklerinizin/anlattıklarınızın tesirini etkiliyor mu?

Manevi rehber olarak, bizden ilk defa haberi olan yeni mahkûmlar bir an evvel bizimle irtibata geçmeye çalışıyor. Böyle bir hizmeti âdeta büyük bir nimet olarak görüyorlar. Çünkü dertlerini anlatabilecek ve kendilerine zaman ayırıp onları dinleyebilecek, onları anlayan, mentalitelerini bilen, dinî ve kültürel hassasiyetlerinin idrakinde olan biri ile vakit geçirmeleri, bir yandan manevi bir terapi oluyor diğer yandan da hapishane ortamını bir nebze de olsa onlara unutturuyor.

Mahkûmlarla manevi rehberlik hizmetinde takip edilen görüşme usulü nasıl oluyor?

Görüşme arzusunda olan mahkûmlar evvela “görüşme talebi formunu” doldurmaları gerekiyor. Bu şekilde ya özel ikili görüşme gerçekleşiyor veya grup hâlindeki görüşmelere dahil oluyorlar.

Ceza İnfaz Kurumundaki görevlilerin size karşı tutumu nasıl?

6 senedir bu hizmeti veriyorum ve görevliler ile münasebetimiz gayet iyi derecede. Tabii, bu hizmete yeni başladığımız dönemde görevliler arasında (belki de bizleri tanımadıkları için) biraz önyargı ile yaklaşanlar oldu. Lakin zaman içerisinde yapılan hizmetin hem kendileri için hem de ceza infaz kurumu genelinde “sosyal güvenliğe” büyük katkı sağladığının anlaşılmasıyla, bu önyargıları izole etti. Görevlilerin de bulunduğu toplantılarda, kendimizi tanıtmamızın ve yaptığımız hizmetleri sunmamızın da büyük faydası oldu.

Sizce bu göreve talip olan kişilerde hangi özellikler bulunmalı?

Manevi rehberlik hizmeti yapmayı düşünen kişilerde kişisel yeterlilik, sosyal ilişki kurmada yeterlilik, ahlakî yeterlilik, psikolojik/manevi yeterlilik, özellikle dinî konularda bilgi yeterliliği gibi ana başlıklar hâlinde özetleyebileceğim nitelikler bulunmalı. Aynı zamanda zor durumlarda nasıl hareket edebileceğini bilen, sabrı ve merhameti geniş olan ve karşısındaki kişiye o anda gerekli ve faydalı olanı sunabilen biri olmalı. Yaşamış olduğu ülkenin diline vâkıf olması da gerekli tabii, çünkü mahkûm olan kardeşlerimiz çok farklı ülkelerden müteşekkil.

Manevi rehberlik ve din hizmetlerinde karşılaşılan sorunlar nelerdir? Almanya’daki İslami manevi rehberlik hizmetleri konusunda neler söylemek istersiniz?

Manevi rehberlik hususunda hizmet vermek isteyen kardeşlerimizin profesyonel bir şekilde eğitilmesi gerek. Bu da bu alanda kurumsallaşmadan mümkün değil. Diğer bir mesele ise, bu hizmeti verenler ya fahri yapıyorlar ki, bu ileriye dönük her zaman devamlılık ve istikrarı sağlayamayabilir veya kendilerine devlet tarafından aylık az bir saat kontenjanı verildiğinden dolayı görevlerini icra edemiyorlar. Bu sebep ile, standartların belirlenmesi, geliştirilmesi ve bu alanda gerekli altyapı çalışmaları için belli bir komisyon heyetinin oluşturulması ve hayata geçirilmesi gerekiyor. Hapishanelerde Müslüman mahkûmlar için yeterli fiziki mekânın olmaması da ayrı bir sorun teşkil ediyor.

Son olarak konuya dair önerileriniz veya tavsiyeleriniz var mı?

Yaşadığımız ülkede bu hizmetin daha profesyonel hâle gelebilmesi için, büyük dinî kuruluşların ortaklaşa geliştirecekleri standartların devlet erkânına sunulmasını ile bir anlaşmaya varılmasını arzu ediyorum. Bu şekilde Hristiyanların yüzyıllardır verdikleri bu hizmeti bizler de Müslümanların olduğu her bir ceza infaz kurumunda eğitilmiş elemanlarımızla sunabilelim.