Öz Disiplin ve İrade Eğitimi

Öz Disiplin ve İrade Eğitimi

İnsanoğlu birçok şeyi eğitim yoluyla sonradan kazanmaktadır. Bu süreçte edinmiş olduğu tecrübeler alışkanlıklara ve alışkanlıkları ise karaktere dönüşmektedir. Öz disiplin ve irade gelişimi de eğitim yoluyla kazanılan olgulardan olmaktadır. Öz disiplin sayesinde duygularımızı kontrol altında tutar ve davranışlarımızda devamlılık sağlarız. Karakterimizin bir parçası haline gelen bu hasletin gelişebilmesi için ise çocukluk yaşlarında alınan disiplin, kural ve sınır eğitimi önem arz etmektedir.

SINIRLAR ÇOCUKLARA KURALLARI ÖĞRETİR

Çocuklar kural ve sınırlar içinde kendini güvende hissederler. Ebeveyn ve/veya doğrudan çocuğun birincil bakıcısı olan kişiler tarafından çocuğa konulan sınırlar ve kurallar doğrultusunda disiplin eğitimi verilmektedir. Bu sayede çocuklar kendi sınırlarını, karşısındakinin sınırlarını ve yaşamış oldukları dünyanın kurallarını öğrenmiş olurlar. Dışarıdan etmen olan bu disiplin, iç disipline  dönüşebilmesi sağlanmalıdır. Çocuğun davranışlarının neticelerine katlanmayı ve yaptırımlarını yaşamayı öğrenmesi gerekmektedir ki, yapacağı eylemler için iç motivasyonu gelişsin. Nitekim; tercih yapmayı bu şekilde öğrenir ve yapmış olduğu davranışın artı ve eksi yönlerini tartarak, sağlıklı seçim yapma becerisini geliştirmiş olur. Disiplin eğitiminin uzun vadedeki hedefi özdenetim yani öz disiplinin sağlanmasıdır.

Bazı ebeveynler disiplini katı bir kontrol olarak algılamaktadırlar. Her şeyi dışarıdan aşırı bir şekilde kontrol edilen çocuk, ne hissettiği noktasında duygularını tanımlamada zorlanacaktır. Davranışlarıyla ilgili ise, neyi ve ne için  noktasında yaptığını öğrenemeyecektir. En önemlisi de kendi davranışlarıyla ilgili sorumluluk al(a)mayacaktır. Zira bu çocukların ebeveynleri çocuğun davranışlarıyla ilgili gereğinden fazla sorumluluk alırlar ve çocuk için ise yapılması/düşünülmesi gereken bir şey kalmaz.

Günümüzde hayli yaygınlaşan ebeveyn profili de, ben yapamadım, yaşamadım o hâlde çocuğum yapsın ve yaşasın uygulaması şeklindedir. Bu ebeveynler kendi yaralı çocukluklarını bu şekilde telafi etmeye ve iyileştirmeye çalışmaktadırlar. Çocuklarını mutlu etmek adına, onların tüm isteklerini sorgulamadan ve ihtiyaç niteliğinde dahi değerlendirmeden yerine getirmektedirler. Çocuk ise her istediği anında gerçekleştirildiğinden dolayı haz duygusunu ertelemeyi öğrenememektedir.  Sabretmeyi geliştiremediği için bekleyemeyen insan davranış kalıpları geliştirecek ve iç motivasyonu anlık olacaktır. Bu davranış kalıplarıyla sorumluluk bilinci oluşmayacak ve sadece anlık hazza odaklanan birey olarak yetişecektir. Her istediğini kolayca elde edebileceğini öğrenmiş olduğundan doyumsuzluk ve tatminsizlik duygusu artacaktır. Bu durum yaşamında mutlu olamamasına sebep olacaktır.

Çocukluk yaşlarında öz disiplin ve irade becerisini öğrenememiş ve geliştirememiş yetişkinler, yaşam serüvenlerinde, gerek duygularını yönetme, gerekse evlilik-iş-sosyal hayat ve maddi harcamalarındaki davranışlarında bazı zorluklarla karşı karşıya kalma durumundadırlar.

Öz Disiplin Okulda da Başarıyı Destekler

Dünyaca yaşadığımız zor olan salgın sürecinde çocuklarımızdaki öz disiplin ve iradenin önemi daha belirgin bir şekilde kendini göstermektedir. Okul eğitiminin alt üst olduğu bu süreçte, öz disiplin ve irade duygusu gelişmiş olan çocuklar, dersleriyle ilgili çok ciddi düşüşler yaşamadan bu dönemi kapatabilmektedirler. Bu duygunun yeterince gelişmemiş olan çocuklarda ise, daha öncesinde başarılı olsalar dahi, derslerinde ciddi sıkıntılar yaşamaktadırlar. Sadece dış etkenler yoluyla yani dış disiplinin kendisini başarıya taşıyan çocuklarda ise bu zorlu süreç biraz daha kararsızlık ve hatta rahatlığa sevk etmektedir. Sorumluluklarını yerine getirmek yerine ertelemeye meyletmektedirler. Bilişsel zekânın yeterli hatta üst düzeyde var olması dahi kişinin hayatta başarılı olması manası taşımamaktadır. Öz disiplin ve irade eğitimi yeterince desteklenmemiş olan çocuklar ne yazık ki iç motivasyon duygusu süreklilik arz edecek bir davranışa dönüşmesinde zorluk yaşayacaklardır.

Bundan dolayı, daha doğduğu andan itibaren, çocuklarda disiplin eğitimine başlanmalı ve uygulanan rutinler ile disiplin olgusunun hayatın bir parçası olarak kabul edilmeli ve bizzat hayatın içine entegre edilmelidir. Ebeveynler bu eğitimi uygularken çocuğun gelişim yaşına dikkat etmelidirler. Anne-baba olarak kendi aralarında uyumlu bir şekilde çocuğa karşı kararlı, tutarlı ve net olmalıdırlar. Şayet kural ve sınırlar ebeveynde oturmuş ise çocukta da oturacaktır. Yaşanan olaylara ve ebeveynin moral durumuna göre sürekli değişkenlik gösteren bir disiplin olmadığı takdirde çocuk disiplini ceza olarak algılamaz. Bizzatihi sınırlar sayesinde kendini güvende ve özgür hisseder.  Çocuk kendi sınırlarını bildiğinde, başkalarının sınırlarını da bilecek ve bu ona hayatında büyük kolaylık sağlayacaktır.

Kısacası; çocuklarımızı yetişkinlik çağlarında mutlu ve başarılı bir birey olarak görmek istiyor isek, onları hayata hazırlamalıyız. Genel olarak duygularını ve de haz duygusunu yönetebilmeyi ve günlük görevlerini/sorumluluklarını her türlü boyutuyla yerine getirebilmelerinde onları desteklemeliyiz. Öz disiplin ve irade sahibi olmak karakter kazanımının bir parçasıdır. Davranışların uzun soluklu bir eğitim sonucu kazanıldığı unutulmamalıdır.

*Hülya Akbul-Çakır, Uzman Sosyolog, Sistemik Terapist/Sistemik Aile Terapisti