Anne Babaya İhsanla Muamele
- YAZARLAR
- 9 Haziran 2021
Allah Teâlâ, anne babaya ihsanla muamele etmeyi emretmesinin ardından “ihsanla muamelenin nasıl somutlaştırılacağı konusunda bize ip ucu niteliğinde şu ifadelere yer veriyor: “Şayet onlardan biri veya her ikisi senin yanında ihtiyarlanırlarsa sakın onlara “Öff !!” deme, onları sakın azarlama, onlara güzel söz söyle” (İsrâ suresi, 17: 36) Bir başka ayette, “Allah’a kulluk edin, ona hiç bir şeyi ortak kılmayın ve anne-babaya ihsanla muamele edin” buyuruluyor (Nisâ suresi, 4: 36). Efendimizin ifadeleri de çarpıcı:
- “Size günahların en büyüğünü haber vereyim mi?” sorusuna ashap, “Evet, Ya Resulallah” deyince:
- “Allah’a ortak koşmak (şirk) ve anne-babaya kötü davranmaktır.” (Buharî, Edeb, 1.; Müslim, İman, 139)
Anne Babaya İhsanla Muamele
Anne-babaya ihsanla muamele etmek, peygamberlerin öne çıkan vasıfları olarak Kur’an’da zikredilmektedir (bk. Meryem/19: 12-14, 31-32, 45-47).
Onlara ihsanla muamele etmek, aynı zamanda şükreden kul olmanın gereği sayılmaktadır. Allah’a sonsuz nimetleri karşılığında şükretmek görevimiz olduğu gibi, anne-babaya da emeklerinden dolayı şükranlarımızı arz etmemiz gerekiyor. Onlar, özellikle anne büyük güçlüklere katlanarak, dünyaya gelmemize sebep oldukları gibi, bu varlık dünyasında yerimizi alabilmemiz için de fedakârca emek ettiler. Onların emeğini nankörlükle karşılamak, alçalıştır. Onun için Allah Teâlâ, “bana şükret ve anne-babana şükranlarını arz et!” diye emir buyuruyor (Ahkaf suresi, 46:15).
Ebeveyne ihsanla muamele, Allah’ın gördüğüne inanan biri olarak, O’nu görüyormuşçasına ve dolayısıyla onun takdir edeceği nitelikte davranmaktır. Haliyle, anne-babayı hoşnut etme çabası, çevrenin itibarını kazanma, egoyu tatmin etme gibi süflî amaçlara değil, bilakis sadece Allah’ın emrine uygun davranma, Allah’ı hoşnut etme amacına yönelik olacaktır. Anne-babayı hoşnut etmenin karşılığı, onlardan değil, sadece Allah’tan beklenecektir. Dolayısıyla, anne-babanın iyi ebeveynlik yapmamış olmaları, iyi insan olmamaları gibi gerekçelerle kimse bu sorumluluktan kurtulamaz.
Ancak, asıl sorun bu soyut ve genel mesajları doğru anlama, analiz edip hayata taşıma, hayatta hangi somut tutum ve davranışlarla görünür hale getirebileceğimizi belirleyip uygulamaktır. Bunu başarmak, oldukça zordur. Nitekim, temel İslamî değerlerle çelişen yanlışlarımız bulunmaktadır. Her şeyden önce, meselenin teorik, tarihsel ve güncel boyutları üzerine çok yönlü ve derinlemesine fikrî ve entelektüel çaba harcamak gerekmektedir. Devam edeceğiz, inşallah.