Yetime Bakmak, Ramazan Dışında Zekât, Ticarette Kâr

Yetime Bakmak, Ramazan Dışında Zekât, Ticarette Kâr

Yetime bakmak için mutlaka Müslüman çocuğu mu olması gerekir?

Yetim, kendisine bakacak bir velisi olmayan çocuktur. Yetimlik dönemi “İhtilam olduktan sonra yetimlik yoktur”[1] hadîs-i şerifinin delaleti ile akıl baliğ olduktan sonra sona erer. Mutlak olarak yetim çocuklara bakmak caizdir. Çünkü her çocuk İslam fıtratı üzere doğar, daha sonra dinî inançlar ana ve babaların yönlendirmesiyle ortaya çıkar. Hz. Ömer (r.a.) efendimizin bir Yahudi çocuğuna beytülmalden yardım ayırdığına dair rivayetler vardır. Ayrıca zekât dışındaki sadakalar gayrimüslimlere de verilebilir.

Müslümanların evvelemirde Müslümanların yetimlerine bakmaları gerekir. Gayrimüslimlerin yetimlerine bakmanın ise iki şartı vardır: Gayrimüslimlerin yetimlerine bakılması Müslümanların yetimlerine bakılmasına engel olmamalı. Gayrimüslimlerin yetimleri Müslümanların gözetiminde ve Müslüman toplumunun içinde olmalıdır.

Zekât ve Fitre Ramazan Bayramı’ndan sonra da verilebilir mi?

Zekât, yıl dönümünden itibaren her gün ödenebilir. Ancak fazilet ve bereketinin daha üstün olması nedeniyle ramazan ayında ödenmesi müstehap görülmüştür. Dolayısıyla zekât Ramazan Bayramı’ndan sonra da verilebilir. Bir sorun oluşmaz.

Fitre sadakası, Ramazan Bayramı’nın birinci günü fecrin doğuşundan itibaren vacib olursa da, bundan önce ve bundan daha sonra da verilebilir. Fakat daha önceden verilmesi güzel görülmüştür. Çünkü fitre önceden verilirse muhtaç durumdaki insanlar bayram ihtiyaçlarını karşılamış olurlar. Bayramdan sonraya bırakılması ile fitre sadakası düşmez, kaza edilmesi yani ödenmesi gerekir. Allah en iyisini bilir.

Çok ucuza alınan bir malın birkaç kat fazlasıyla satışını yapmak caiz midir?

Dinimizde alışveriş akitlerinde kâr haddi uygulaması konulmamıştır. Hz. Peygamber (s.a.v.), Hakîm b. Hizâm (r.a.)’a  kurbanlık bir koyun satın alması için para vermiş, o da önce bir koyun satın almış, daha sonra bu koyunu iki koyun fiyatına satmış, tekrar bir koyun almış ve artan parayı da Peygamberimiz (a.s.)’a getirmiş; Efendimiz (as) bu alışverişten dolayı Hakim b. Hizamı kınamamış ve ona hayır duada bulunmuştur.[2]

Fakat bilhassa insanların yeme, içme ve giyinme gibi ihtiyaçlarının temininde fahiş fiyat uygulamasına gidilirse, ihtikar yapılırsa, müşterileri kandırma durumu hasıl olursa vs. durumlarda fiyat belirleme yoluna gidilebilir.[3][4] Aşırı fiyat tespiti ise bilirkişilerin günün piyasa şartları çerçevesinde belirleyecekleri durumu göre yapılır. Allah en iyisini bilir.

 

[1] İbn Adiyy, Sünen, 7/261, H. No: 2162, Süyuti, el-Camiu’l Kebir, H. No: 19107.

[2] Ebû Dâvûd, Sünen, 9/231, H. No: 2938; Tirmizî, Sünen, 5/47, H. No: 1178.

[3] Mevsuatu’l Kuveytiyye, 11/304.

[4] İbn Abidin, 5/256; Fetava Hindiyye, 3/214; el-İhtiyar Li Ta’lîl Muhtar, 4/161; Hidâye, 4/93.