Yetişkinlerin Sahip Çıkmadığı Değer Çocuklara Aktarılamaz

Yetişkinlerin Sahip Çıkmadığı Değer Çocuklara Aktarılamaz

Bir değeri çocuğa aktarmanın koşulu, o değeri üzerinde en güzel şekilde taşıyan örnek ebeveynlerin varlığıdır, denir ve bilinir ya, işte mahremiyet eğitimini de işlerken konunun büyükten küçüğe doğru ele alınması elzemdir. Zira tüm toplumsal, kültürel ve dinî değerler, yetişkinlerden çocuğa aktarım yoluyla gerçekleşir. Yani yukarıdan aşağıya, büyükten küçüğe.

Yetişkinlerin mahremiyet konusundaki hassasiyetleri, bu değerin onlardan sonra gelecek nesillere aktarılması ve muhafaza edilmesi anlamında önemli bir teminattır. Yetişkinler tarafından eyleme geçirilmeyen veya sahip çıkılmayan değerlerin çocuklara aktarımı mümkün değildir. Eğer bir şekilde değerler yozlaşmaya yüz tuttuysa bunun sorumlusu en başta yetişkinlerdir. Hâliyle yeniden inşası da yine zamanın yetişkinleri üzerinden sağlanabilir.

Peki bugünün yetişkinlerine bakacak olursak, mahremiyet eğitimimiz ne durumda?

Öncelikle bilindiği gibi internet hayatımıza girdi gireli birçok şey eskisi gibi değil. Yaşam standartlarımız, değer yargılarımız, algı biçimimiz; her şey çok değişti. Bazı kavramların içi boşaltıldı, bazı kavramlar ise yeniden yapılandırıldı. Mahremiyet kavramı da bu durumdan nasibini aldı.

 “Mahrem, Saygıya Ve Gizlenmeye Değer Demektir”

Kelime anlamı olarak mahremiyet, Arapçada “haram” kelimesinden gelir ve “haram olma hâli”, “yasaklılık hâli” demektir. Mahrem kelimesi ise saygıya ve gizlenmeye değer şey; herkesin bilmesi gerekmeyen şey anlamına gelir. Mahremiyet kelimesini birçok bağlamda kullanmak mümkündür. Aile, ev, iş, eş, arkadaş, ilişkiler gibi. İnsan vücudu için kullanıldığında, cinsel dokunulmazlık anlamına gelir. İnsan vücudunun bakılması, dokunulması ve hakkında konuşulması haram olan bölgeleriyle ilgili dokunulmazlık hâlidir. Aileler çoğunlukla mahremiyet konusunu bu bağlamda ele alır ve önemserler.

İslam’da Mahremiyet

Ancak mahremiyet, tek bir alana indirgenemeyecek kadar geniş ve önemli bir kavramdır. Şahısların tüm fiziksel ve özel yaşam alanlarının korunması, saygı duyulması ve izinsiz ifşa edilmemesi gerektiğini ifade eder. İslam dini mahremiyete saygı hususuna önemle vurgu yapar. Ayet ve hadislerle mahremiyetin sınırları çizilmiş ve bu sınırlara herkesin uyması istenmiştir. Dinimiz bir taraftan mahremiyetin korunmasını teşvik ederken, diğer taraftan da ihlalini büyük bir suç saymıştır. Kendi mahremiyetine saygısı olmayan, “herkes yapıyor” gerekçesine sığınıp özelini teşhir eden, gayrı meşru ilişkilerde mutluluk arayan, maalesef İslam şuurunun özünü kavrayamamış yetişkin düşüncesidir.

Gelin görün ki, günümüzde maalesef sosyal medya, kendi mahremiyetine saygı göstermeyen insanlarla dolu. Bu insanlar hiç bir çekince göstermeksizin kendilerine ait en özel sayılacak görüntüleri bu mecralarda ifşa ediyorlar. Gittikleri yerlerin henüz havasını solumadan, yedikleri ve içtikleri şeyleri henüz ağızlarına almadan resmini çekip internette paylaşıyorlar. Düşürdüğü mendilinin dahi karşı cinsin eline geçmesinden haya eden insanların yerini, en güzel, en sevimli hallerini internette kadın erkek ayırmaksızın neşreden insanlar aldı. Bu çılgınlığın, kendini kaybetmişliğin topluma maliyeti: Mutsuzluk, yetersizlik duygusu, depresyon ve isyandır.

Yetişkinler çocuklara ar ve haya duygusu kazandıramazlar. Çocuğun fıtratında zaten var olan ar ve haya duygusunu mahremiyet eğitimi ile ancak muhafaza edip koruyabilirler. Bu da ancak Kur’an ve sünnet çizgisini hayatımızda yeniden belirgin hâle getirerek mümkün olur.

Allah’ın çizdiği sınırlar içinde yaşamaya gayret eden, başta kendisinin, eşinin, çocuğunun ve başkalarının mahremiyetine saygı duyan anne babalar, çocuklarına farkında olmadan bu eğitimi zaten vermekteler. Bunun dışında kalanlarsa  işe acilen fabrika ayarlarına dönüp, Kur’an ve sünnet ışığında “Edep ve mahremiyet” eğitimi alarak başlayabilirler.

Çünkü mahrem güzeldir, özeldir ve saygıya şayandır.