Mukabele Ve Ramazan
- HAYAT
- 14 Nisan 2021
Mukabele, Kur’ân-ı Kerîm’i yüzünden karşılıklı okumak, dinlemek ve takip etmektir. Hâliyle de ramazana has bir ibadet, bir gelenek bir olmazsa olmazdır.
Kur’ân-ı Kerîm ramazan ayında ve Kadir Gecesinde indirilmiştir. Ramazan-ı şerif oruç ayıdır ve bu ayda yapılan ibadet ve salih amellerin karşılığı diğer aylara nisbetle daha faziletli kabul edilmiştir. Kadir Gecesi ise içerisinde Kadir Gecesi olmayan bin aydan daha hayırlı bir gecedir. İşte bu muharriklerden de olacak ki ramazan ayı İslam geleneğinde Kur’an ayı olarak kabul edilmiştir. Bu ayda ibadet ve taatler artırılır, Kur’ân-ı Kerîm’le ilişki ve bağlar güçlendirilir. Efendimizin Cebrail’e arzı temel alınarak, evlerde ve mescitlerde Kur’an 29 veya 30 gün boyunca baştan sona okunur. Kur’ân’ın baştan sona okunup bitirilmesine “Hatim” denir. Bu gelenek camilerde, kurulan mukabele halkalarıyla, karşılıklı okuma ve takip etme şeklinde uygulanır.
Mukabele okumaları Kur’an okumasını kuvvetlendirmek isteyenler veya tazelemek isteyenler için de bir fırsat sunmaktadır. 30 gün boyunca mukabeleye katılan cemaat Kur’an’ı daha güzel ve daha doğru okumak hususunda özel bir eğitimden geçmiş olur. Bu nedenle mukabele okuyan okuyucuların tertil üzere, tecvid kaidelerine dikkat ederek ve takip edilebilir bir seri okuyuşu tercih etmeleri önemlidir. Ayrıca okuyuşta yapılan hataların imam tarafından düzeltilmesi ve doğru okuyuşun gösterilmesi de mukabelenin eğitici olabilmesi açısından gereklidir. Evde mukabele okumak da pek tabii mümkündür. Yalnız Kur’ân-ı Kerîm’i iyi okuyamayan Müslümanların mukabeleyi camide cemaatle takip etmeleri daha doğru olacaktır.
Genelde mukabeleler ramazan ayı girmeden, arife günü, başlayıp bir gün önceden bitirilir. Bazı camiler 27. gece olan Kadir Gecesi’ne kadar mukabele okumalarını tamamlayıp hatim duasını Kadir Gecesi’nde de yapmaktadır.
MUKABELE GELENEĞİNİN TEZAHÜRLERİ
Mukabele okumalarının bir gelenek hâline gelmesi de farklı coğrafya ve kültürlerde farklı yollar izlemiştir. Önceleri mescitlerde gerçekleştirilen ve sadece hafızul Kur’an olanların okuyup diğerlerinin dinlediği mukabeleler, daha sonraları idarecilerin meskenlerine, saraylara tekkelere ve hatta türbelere kadar bir yaygınlık kazanmıştır.
Yavuz Sultan Selim, Mısır seferinden dönüp de, Peygamberimiz başta olmak üzere bazı peygamberlere ait kutsal emanetler İstanbul’a getirilince, manevi atmosferin devam etmesi için Hasoda’da Kur’an okutmuştur. Kendisi başta olmak üzere, 40 hafızın nöbetleşe sürdürdükleri Kur’an okuma uygulaması, uzunca bir süre Topkapı Sarayı’nda kutsal emanetlerin saklandığı “Hasoda” kısmında devam etmiş, daha sonra bu gelenek “arzodası” denilen kısımda günümüze dek sürdürülmüştür.
Günümüzde cami ve mescitlerdeki mukabele okumaları genellikle sabah, öğle veya ikindi namazının ardından yapılmaktadır. Fakat eskilerde ise bu durum biraz farklı idi. “Cüzhan” denilen görevlililer namazlardan önce bir cüz Kur’an okurlardı. Hatta Osmanlı döneminde her semtte bir camide yılın her günü bir cüz okunarak hatimler yapılırdı. Bu gelenek farklı bir şekilde Bosna Hersek’te sürdürülmekte ve her öğle namazını müteakip cemaate cüz dağıtılarak günlük hatim indirilmektedir.
Mukabele ile teravih namazı kılmak da bu geleneğin önemli bir parçası olarak günümüze kadar gelmiştir. Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşundan 1950 yılına kadar geçen süre zarfında hafızların sayısının azalması ve siyasî ortam sebebi ile bu uygulama kaybolma noktasına gelmişse de günümüzde tekrar canlılık kazanmıştır.
Evlerde mukabele okumaları daha çok kadınların etrafında oluşmuş bir gelenek olarak devam etmektedir. Camilere gidemeyen kadınlar evlerde bir araya gelerek ramazan boyunca mukabele halkaları oluşturmakta ve bu geleneği sürdürmektedir.
Arap dünyasında Kur’an okuma ve hatim hayatın bir parçası hâlini almıştır. Ramazan ayı Kur’an ayı olarak gerek okuma gerek hatim ve mukabeleler ile onbir ayın sultanı olarak ön plana çıkmaktadır.
Hint alt kıtasında, Asya ve Balkanlar’da da Müslümanlar mukabele geleneğini farklı şekillerde yaşatmaya devam etmektedirler.
MUKABELENİN TACI HATİM DUÂSI
Mukabele ve hatimlerin duasının yapılması da bu geleneğin önemli bir parçasıdır. Özellikle pandemi süresince vefat eden kardeşlerimiz için okunan hatmi şerifler, hastalarımızın şifa bulması için yapılan okumalar, cemaatle ve özel yapılan mukabele-hatimlerinin bir dua ile taçlandırılması adeta “nurun ala nur” olmaktadır. Bu güzel duâdan kısa bir örneği sizlerle paylaşıyor ve kalpten amin diyorum.
“Allah’ım! Bizi Kur’an süsü ile süsle. Kur’an ile bize lütfet! Kur’an ile bizi şereflendir. Kur’an elbisesini bize giydir. Kur’an hürmetine bizi cennetine koy. Kur’an hürmetine dünyadaki belalardan ve âhiret azabından bizi koru. Ey Rahim, Ey Rahman! Ümmet-i Muhammed’in tamamına merhamet et.
Allah’ım! Kur’an’ı bize dünyada yoldaş eyle. O’nu bize kabirde dost eyle. Kıyamet günü onu bize şefaatçi kıl, sırat köprüsü üzerinde onu bize nur eyle. Cennette onu bize yoldaş eyle. Cehennem ateşine karşı onu bize perde ve engel kıl. İhsanın, cömertliğin ve keremin ile tüm hayırlı yollar için onu bize önder kıl.
Kur’an hidâyeti ile bizi hidâyete eriştir. Kur’an’ın hürmetine bizi ateşten koru. Kur’an hürmetine bizim derecemizi yükselt. Okunan Kur’an hürmetine günahlarımızı bağışla. Ey Lütuf ve ihsan sahibi!. Amin!”
Sonuç olarak, mukabele ve mukabele geleneği ile ilgili daha pek çok şey eksik kalmış olsa da Kur’ân-ı Kerîm’in Müslüman’ın hayatındaki yeri ve önemini anlamakta ne kadar önemli bir kavram ve uygulama olduğunu görmüş olduk. Kur’ân’ı arz etmenin gönümüze dek süren tekrarı olan mukabelelerimizi bu yüce kitabı anlayıp tefekkür etmekle de güçlendirirsek daha bereketli bir ramazan geçireceğimizi düşünüyorum. Sizlerin ve tüm Müslüman kardeşlerimin ramazan-ı şerîfini tebrik ediyor, herbirinize sağlık ve afiyet içerisinde istikamet üzere hayırlı uzun ömürler diliyorum.
MUKABELE VE PANDEMİ SÜRECİ
Geçen yıl ramazan ayı öncesi hayatımıza giren Covid-19 salgını ve pandemi süreci bu yıl da olağanüstü hal uygulamalarını devam ettircek gibi gözüküyor. Cemaatle namaz kılmalar getirilen sınırlamalar, cemaatimizin hastalık kapma riski ve korkusu mukabelelere katılımı da etkiledi. Bu dönemde yayın hayatına başlayan Camia TV yapmış olduğu mukabele yayını ile binlerce Müslüman’ı mukabele halkasında bir araya getirmişti. Bu yılda televizyonlar ve video kanalları üzerinden yapılacak yayınların çokça izleneceği ve mukabele halkalalarının bu ramazanda da böyle kurulacağı kanaatindeyim. Durumdan şikayetçi olmaktansa hamd ederek bu yeni durum içerisinde çözümler geliştirmenin daha doğru olduğunu düşünüyorum. Rabbim’e bu özel durumun en kısa zamanda sona ermesi ve mukabelelerin tabii mekânları olan camilerde, mescitlerde ve evlerde cemaatle birlikte okunmasını bizlere nasip etmesi için dua ediyorum.