Zekât ve Zekâtın Hikmeti

Zekât ve Zekâtın Hikmeti

“Onların mallarından sadaka al ki, bununla onları temizlemiş ve artırıp yüceltmiş olursun.” (Tevbe suresi, 9:103).

İnsanın kazancından belli bir miktarı başkalarının (Tevbe suresi, 9:60) ihtiyacı için ayırması dinî bir görevdir. Buna zekât denir. Zekâtın, insan ve toplum üzerinde olumlu manada büyük etkileri vardır. Bu yazımızda bunların bazılarına değineceğiz.

Öncelikle zekât imanın varlığının kanıtıdır. Çünkü gerçekten iman etmeyen zekât veremez. Nitekim Hz. Peygamberin vefatından sonra dinden çıkanlar, buna zekâtı sebep göstermişlerdir.

Öte yandan dinde ikiyüzlülüğün (münâfık) en belirgin ölçütü namazı ve zekâtı sevmemek olarak belirlenmiştir. Hz. Peygamber döneminde Müslümanlara en fazla zararı ihanetleri ile insanın dişini kıran pirincin içindeki beyaz taşa benzeyen münafıklar vermiştir. Münâfık, kâfir olduğunu gizleyip Müslüman gözüken ikiyüzlülerdir. Müslümanlar, onları tanımak isteseler de insanların kalplerindekine göre hüküm vermek Allah’a ait olduğundan buna izin verilmemiştir.

Namazı ve zekâtı seven asla münafık olamaz (Tevbe suresi, 9:5, 11, 54). Nitekim Hz. Peygamber de, zekâtın iman için kesin delil teşkil ettiğini ifade eder (Müslim, “Tahâret”, 1). Bu zekâtın en önemli sonucudur.

Zekât, Allah’ın hoşnutluğunu, verenin mutluluğunu ve alanın gönlünü kazandıran bir ibadettir.

Zekât, nefis terbiyesi ile vereni cimrilik, hırs, tamah, bencillik, haset, fesat; alan kişiyi de kıskançlık ve mal sahiplerine düşmanlık gibi dünya ve ahiret saadetini engelleyen zaaflardan temizler, kanaat ve helal kazanmaya yönlendirir. Yukarıdaki ayet bunu açıkça ifade eder.

Zekâtın toplumsal işlevleri de vardır. Bunlardan birisi toplumsal dayanışmadır. Hz. Peygamber müminleri bir vücudun organlarına benzeterek (Buhârî, “Edeb”, 27) birbirleri ile ilgilenmelerini ister ve ihtiyaç sahiplerine ilgisiz kalanları Kur’an, kendi itirafları ile anlatır:

“Cennettekiler ateşe girenlere: Sizi şu ya­kıcı ateşe sokan nedir? diye sorarlar. Onlar şöyle cevap verir­ler: Biz namaz kılanlardan değildik; yoksulu doyurmuyorduk, dünyaya dalmıştık ve bir başka şeyi gözümüz görmemişti. Hesap gününü de asılsız sayı­yorduk…” (Müddessir suresi, 74/42-46).

Zekât toplumsal sorumluluğun ifa edildiği, ihtiyaç sahiplerinin gözetilmesiyle aynı zamanda yalnızlık hissetmelerinin de önüne geçildiğini gösteren bir ibadettir. Bu açıdan birey ve toplum psikolojisine katkı sağlar.

Zekât, malı temizleyen (İbn Mâce, “Zekât”, 3), malı koruyan (Taberânî, el-Kebîr, X, 128) ve malı bereketlendiren (Bakara, 2/276) bir özelliğe sahiptir.

Doğrusunu en iyi Allah bilir.