Ayrımcılık Teşkil Etmeyen Başörtüsü Ayırımcılığı
- Sürmanşet 1YAZARLAR
- 6 Mart 2021
Avrupa Adalet Divanı, Almanya’da görülen ve iş yerinde başörtüsü yasağını ele alan iki dava hakkında bilirkişi raporu yayımladı. Adalet Divanı Sözcüsü Athanasios Rantos’un hazırladığı rapora göre işyerinde başörtüsü yasağı ayırımcılık teşkil etmiyor. 2017’de Adalet Divanı’nın yine iş yerinde dinî sembollerin tamamını eşit şekilde yasaklayan uygulamaların mümkün olabileceği kararına atıfta bulunan Rantos, farklı bir yorum getirdi. Sözcüye göre küçük olduğu için hemen dikkat çekmeyen dinî sembollerin sorun oluşturmayacağına, buna karşılık hemen dikkat çekebilecek şekilde büyük olan dinî sembollerin söz konusu şirketlerin dinî-siyasi tarafsızlık ilkelerine aykırı bir görünüm oluşturabileceğinden dolayı yasaklanabilir.
Kimine göre gayet mantıklı ve pragmatik bir yaklaşım. Öyle ya, eğer sembol hemen dikkat çekmiyorsa, müşteri tarafından hemen görünür değilse, ilgili müessesenin de tarafsızlığı sorgulanmaz. Ama eğer sembol hemen dikkat çeker ise, bu ilgili müessesenin tarafsızlık iddiasına soru işareti getirir.
Bu yaklaşımı hayalimizde hayata geçirdiğimizde asıl sorun ortaya çıkıyor. Rantos’a göre haçlı kolyelere veya benzeri dinî nitelikli küçük aksesuarlara “olur” kararı sunarken, başta Müslüman başörtüsü ve Sihizm türbanını yasak ilan ediyor. Avrupa’daki Müslüman ve Sih nüfus sayısı mukayese edildiğinde ise öyle bir yasağın herkesi değil, nerdeyse sadece Müslümanları hedef alacağı ortada.
Böyle bir uygulama aynı zamanda ayırımcılığın en temel özelliği olan dinî, kültürel, etnik vs. özellikleri “kabul gören” ve “kabul görmeyen” diye ikiye ayırma veya bunlar arasında bir hiyerarşi oluşturma şartını da yerine getirmiş oluyor. Çünkü bu şekilde hemen görünür olan (başta İslam ve Sih) ve hemen görünür olmayan (?) (Hristiyanlık) arasında kamusal alanda varlık gösterme imtiyaz/hiyerarşisi oluşturmakta.
Bu anlayış aynı zamanda maalesef çok yaygın olan bir mantık hatasını da güçlendirmiş oluyor. Öyle ki genel kanaate göre başörtüsü (veya Sih türbanı) bir taraf olmanın açık beyanıdır, fakat başörtüsüzlük bir taraf olma beyanını taşımaz. Halbuki İslam başörtüsü, Sih türbanı, Yahudi kipası, Hindu tilakası her ne kadar bir inanca dair aidiyeti de ifade ediyor olsa da, bir kişide bunların bulunmaması da bir inanç, veya dünya görüşü beyanı olarak görülebilir ve bundan dolayı bir tarafsızlık ifadesi değildir.
Rantos’un bu yaklaşımı artık Avrupa toplumunun genel ekseriyetinin farklı din ve dünya görüşlerinin karşılıklı saygı içinde birlikte yaşadığı/yaşamak istediği gerçekliğinden yoksundur ve toplum gerçekliği ve anayasal değerlere ışığında tashihe muhtaçtır.