Aile Olmak Dinimizin Gereğidir

Aile Olmak Dinimizin Gereğidir

Tüm tanımlarda, toplumun en küçük yapı taşı olarak tarif edilen ailenin, topluma etki açısından en önemli kurum olduğunu söylemek sanıyorum mübalağa olmaz. Bu neticeye Kur’an ve sünnette ailenin kurulmasına zikredilen ayet ve hadisler ile varmak mümkündür. Hatta “kişi evlendiğinde dininin yarısını korumuş olur. Geriye kalan yarısı için Allah’a karşı gelmekten sakınsın” hadisi evlilik müessesinin önemine ciddi bir vurgu yapmaktadır.

Peki neden aile olmak bu kadar önemli. Belki de bunu birkaç madde ile sıralamak gerekecektir.

İnsanların Çift Olarak Yaratılma Hikmeti

“Ey insanlar! Sizi bir tek nefisten yaratan ve ondan da eşini yaratan, ikisinden birçok erkek ve kadın üretip yayan Rabbinize itaatsizlikten sakının… ” [1]

Eskiler yalnızlık Allah’a mahsustur derler. Ne kadar da doğru söylerler. İnsanoğlu , beraber yaşayacağı, beraber yaşlanacağı bir eş ister. Bu istek fıtratının gereğidir. Bu ihtiyacın geciktirilmeden yerine getirilmesinin meşru yolu, evliliktir.

Unutulmaması gereken önemli bir husus da teklik, tek olmak Allah’a mahsustur. Hz. Âdem cennette, bir insanın hayal bile edemeyeceği nimetlere sahipken  Allah, onun için bir eş yaratmıştır. Her kadın ve erkek, milyonlarca insanın arasından, kendisine dünya ve ahiret yalnızlığını giderecek bir eş seçerek onunla yaşamına  devam etmelidir.

Eşlerin Birbirini Cennete Hazırlaması

“Ey iman edenler! Kendinizi ve ailenizi yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten koruyun. Onun başında, acımasız, güçlü, Allah’ın kendilerine buyurduğuna karşı gelmeyen ve kendilerine emredileni yerine getiren melekler vardır.”[2]

Şu, unutulmaması gereken bir husustur ki, bir Müslüma’nın manevi mesuliyeti sırf kişisel hayatıyla sınırlı değildir. Eşler bu hayat yolculuğunda birbirlerinin hatalarını güzel bir dille düzelten, kendilerini Allah’ın emir ve yasaklarına uymaya davet eden bir eş ile birbirlerinin cennet sebebi olabilirler. Yine sağlıklı bir aile ortamı oluşturan eşlerin, bu yuvada yetişen çocukları için de ahiret yurdunu sağlamlaştırmış oldukları şüphesizdir. Tıpkı Kur’ân-ı Kerîm’de örnek olarak gösterilen İmran ailesinde olduğu gibi. Onlar ki, hem kendi hayatlarını ,hem de yıllar sonra sahip oldukları evlatları Meryem’i Allah’a adayarak cennet ehli olanların arasına isimlerini yazdırdılar.

Elbette bunun zıddı da olabilir. Rabbimizin Leheb Suresinde örneklendirdiği , eşinin dünyadaki küfrünü azdıran  aynı zamanda ahirette de  cehennem  ateşini alevleyen Ebû Leheb’in eşi  Ümmü  Cemile hafızalarda canlanmaktadır.

Aile En Büyük Huzur Ve Sükûnet Kaynağıdır

“Kendileri ile huzur bulasınız diye sizin için türünüzden eşler yaratması ve aranızda bir sevgi ve merhamet var etmesi, Allah’ın (varlığının ve kudretinin) delillerindendir. Şüphesiz bunda düşünen bir toplum için elbette ibretler vardır.”[3]

Aile, içinde barındırdığı bireylerin huzur ve sükûnet kaynağıdır. Rabbimiz bu huzur ve sükûnetin sağlanabilmesi için eşlerin arasında sevgi ve merhamet duygularını yerleştirdiğini açıkça bu âyet-i kerîmede bildirmiştir. Sevgi ve merhamet, sağlıklı bir aile ortamının vazgeçilmez iki unsurudur. Bu  iki önemli kavramdan  birinin eksik olması aile kurumunu kanadı kırık bir kuş haline getirir. Eşlerin arasında sadece sevginin var olup merhametin eksik olması onların  birbirlerine karşı zaman zaman kırıcı olmasına hatta zalimleşmesine sebep olabilir. Bunun tam tersi, eşlerin arasında merhametin var olup sevginin olmaması bir yönüyle evliliğin fıtratına aykırı olup diğer yandan da eşler arasındaki muhabbeti  de azaltır. Sevgi ve muhabbet, ikisi birlikte aile müessesinde var oldukça aileyi ayakta tutar ve ideal bir seviyeye ulaştırır.

Eşler Birbirinin Eksik Yönlerini Tamamlar

“Onlar sizin için günahtan koruyan bir elbise, siz de onlar için bir elbise hükmündesiniz.” [4]

Âyet-i kerîmede zikredilen elbise, insanın zihninde çok farklı düşünceler oluşturmaktadır. Elbise, vücudumuzda saklamamız gereken yerleri örterek, ayıplarımızı da örtmektedir. Bir bakıma en saklı yerlerimize dokunur ve aynı zamanda dışarıya karşı mahremiyetimizi de korumuş olur. İşte eşler de böyledir. Kimseyle paylaşamadığımız ya da kimseye göstermediğimiz zaaflarımızı, eksik yönlerimizi bilir ama bunları ifşa etmezler, bizi dışarıdaki ayıplama veya teşhirden korumuş olurlar. Elbisemiz sökülüp göstermemesi gereken yerleri ifşa ettiğinde nasıl mahçup olursak mahremiyetimizi dışarıda anlatan kişi de bizi bu şekilde mahçup etmiş olur.

Eşler birbirinin elbisesidir  ifadesi  birbirlerini giyinirler anlamında da algılanabilir.Eşler bazen  birbirlerinin huylarını, karakterlerini  içselleştirirler. Onların arasındaki bu uyum aileyi tıpkı bir elbise gibi şıklaştırır. Elbette bu uyumun iyilik, güzelik bağlamında olması elzemdir.

 Neslin Korunması Ve Devam Etmesi İçin Meşru Yol Evliliktir

Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.) bir hadîs-i şeriflerinde şöyle buyurmaktadır.

“Nikâh benim sünnetimdir. Sünnetimi yapmayan benden değildir. Evlenin. Çocuk sahibi olun, ben kıyamet gününde ümmetin çokluğu ile iftihar edeceğim.”

Soyu tertemiz nesiller yetiştirebilmenin yolu ancak meşru bir evliliktir. Ki neslin korunması  hepimizin bildiği gibi dinimizde korunması gereken temel değerler arasında zikredilmektedir.

Evlilik Fiziksel Bir İhtiyaçtır

İnsan nasıl acıkır veya susanırsa cinsellik de tıpkı bunlar gibi hem kadın hem de erkek için fiziksel bir ihtiyaçtır. Bu  ihtiyaç ancak ve ancak meşru yollarla yapılan bir nikâh akdinden sonra giderilebilir. Açlık ve susuzluk nasıl ki gayrı meşru yollarla giderilemezse cinsellik ihtiyacı da zina ile giderilemez. Bu Kur’an’ın tarifine göre çirkin ve yasaktır.

Buraya kadar aile olmanın gerekliliğini  sıralamaya gayret ettik. Fakat bu sebeplerden ziyade aile  müessesesinin kurulmasının Allah’ın emri olduğunu zikretmek hepsinin ötesindedir.

“İçinizde evli olmayanları, kölelerinizden ve cariyelerinizden salih olanları evlendirin. Eğer fakir iseler Allah, kendi fazlından onları zengin eder. Allah geniş (nimet sahibi)dir, bilendir.”[5]

 

[1] Nisâ suresi, 4:1

[2] Tahrîm suresi, 66: 6

[3] Rûm suresi, 30: 21

[4] Bakara suresi, 2: 187

[5] Nûr suresi, 24:32