Üç Aylar Başladı: Hoş Geldiniz!

Bu yazımızda, 3 ayları kutlamanın dinde yeri olup olmadığı, kutlansa ne olur, kutlanmasa dinen ne gerekir gibi meselelere girmeyeceğiz. Ancak, bu kutlamaların Müslümanların hayatlarındaki yerine değinmek doğru olacaktır. Sonradan ortaya çıkması bakımından burada bir çelişkiden söz edilebilir ise de, Peygamberimiz (s.a.v.) ve sahabe-i kirâm zamanında olmayan bu uygulamaların toptan yanlış olduğunu söylemek mümkün değildir.

Zira, dikkat edilirse bu aylara mahsus olduğu ifade edilen ibadetler nafile ibadetler sınıfındandır. Nafile ibadetler de zaten, farz olmayan ibadetlerdir ki, bazı durumlarda yeri ve zamanı, hatta miktarı kişinin iradesine bırakılmıştır. Farz gibi kabul edilmediklerine, yani, dinî bir mecburiyet olarak görülmediklerine göre, bir Müslüman’ın Allah’a olan kulluk vazifeleri için 3 ayları bir vesile olarak değerlendirdiğini söylemek doğru olur. Zaten işin fıkhî boyutuna da bu yönden bakılarak cevap verilebilir.

O zaman, üç aylar, üç aylar içerisinde geçen mübarek geceler ve bu süreçte yapılan ibadetlerin geçersiz olduğunu söylemek hiç de doğru olmaz.

Üç Aylar İslam Tarihi Boyunca Hürmet Gördü

Tarihî sürece bakıldığında; bu gecelerin, recep, şaban ve ramazan aylarının, Regaib, Mirac ve Kadir gecelerinin Müslümanların dinî hassasiyetlerini artırdığını görmekteyiz. Ramazan ayı orucu her mükellef Müslüma’na farzdır. Kadir Gecesi Kur’an’da bir sure ile övülmüş bir gecedir. Peygamberimizin ve daha sonra sahabenin şaban ve recep aylarındaki oruç, namaz ve zikir gibi ibadetlerinin daha da yoğunlaşması, daha sonraki dönemdeki Müslümanların bu aylara hürmet göstermesi geleneğini ortaya çıkarmıştır.

Müslümanlar bu ayları veya bu aylardaki belirli geceleri vesile bilmişlerdir. Mesela Kadir Gecesinin “Bin aydan daha hayırlı olma” özelliğinden nasıl faydalanılabilir sorusunu ramazan ayına mahsus teravih namazları yanında ilave nafile namazlar kılmak, bolca dua etmek şeklinde cevaplandırmayı tercih etmişlerdir.

3 aylarda Müslümanların daha da dindarlaşması, insan ve komşuluk ilişkilerine önem vermesi, Allah’a ibadeti çoğaltıp, dua ve zikirleri artırmasının yanı sıra, hayır işlerine daha fazla dikkat etmesi gibi toplumsal dinî duyarlılığı ortaya koyması dikkat çeker. Bu da, 3 ayların toplum nezdindeki itibarını gösterir. Bu şekliyle 3 ayların, 3 aylar içerisinde yer alan mübarek gecelerin, her biri önemli bir kulluk vesilesi olan dua, zikir ve diğer ibadetlerle ihya edilerek kutlanması dinî-kültürel bir özelliğe dönüşmüştür.

Elbette ki, ibadetlerin, dua ve zikirlerin ne zaman ve nasıl kabul olacağını sadece Allah bilir. İbadet, dua ve zikir yapılmadıkça da ortada Allah’ın anılması için bir vesile olmayacaktır. Dolayısıyla 3 ayların oruç, tasadduk, hayır işleri, dua ve zikirlerle idrak edilmesi güzel bir dinî kültürel gelenek oluşturmaktadır. Recep ayından itibaren başlayan dinî hassasiyet, ramazan ayının son günlerine denk gelen Kadir Gecesi ile zirveye ulaşmakta, nihayet Ramazan Bayramı ile son bulmaktadır.

3 Aylar Bayramla Taçlanır

Bu ifademizi lütfen yanlış anlamayınız. Zira, Ramazan Bayramı ile dinî hayat kesinlikle bitmez. Ramazan ve Kurban bayramlarının birer bayram olarak kutlanması ve idrak edilmesi de aynı zamanda birer ibadettir. 3 ayların başından itibaren nihayet Kadir Gecesi ve Ramazan Bayramı ile devam eden olgunluk, bundan sonra, yılın diğer zamanlarında da devam edecektir.

Özellikle yemeden ve içmeden uzak durularak geçirilen ve geceleri daha fazla namaz kılınan ramazan ayı, bayram sonrası için bir alıştırma olmaktadır. Bunun içindir ki, 3 aylar şeklinde yerleşen gelenek, Müslüman’ı, dinî hayatında daha hassas olmaya teşvik etmektedir.