Farklı Bayram ve Kutlamalar Arasında Müslüman Çocuklar….
- AİLE
- 26 Aralık 2020
Bir toplumda azınlık olarak yaşamak bazı zorlukları da beraberinde getiriyor. Yıllardır Avrupa ülkelerinde yaşayan Müslümanlar bir taraftan İslami kimliklerini korumaya çalışırken diğer taraftan da yaşadıkları toplumla ahenk içinde yaşamaya gayret ediyorlar. Çoğunluğu Müslüman olmayan diyarlarda doğmuş, büyümüş, okumuş, evlenmiş ve çocuk sahibi olmuş Müslümanlar kendileri gibi İslam ahlakı almış çocuklar yetiştirme niyeti ve gayreti taşıyorlar. Bunun için çocuklarını camilere, eğitim kurumlarına gönderiyorlar. İlk çocukluk yıllarında anne babasının her söylediğini sorgusuz sualsiz kabul eden çocuk, düşünme kabiliyeti geliştikçe onların söylediklerini sorgulamaya, gördüklerini kıyaslamaya ve onlara altından kalkamayacakları zor sorular yöneltmeye başlıyorlar.
Evlerinde besmeleyle büyütülen çocuklar gün geliyor okullarda, sosyal alanlarda Müslümanlara ait olmayan değerler, yaşam tarzı ve kutlamalarla iç içe yaşıyorlar. Başka dine mensup arkadaşlar ediniyor, bir şekilde farklı inanç ve âdetlere temas ediyorlar. Aynı zamanda farklılıkları keşfedip, değer yargılarını kıyaslıyorlar. Şüphesiz bu durum gelişimin bir parçasıdır. Bir çocuğun hayatı, yaşamı ve çevresini sorgulaması gayet normaldir.
Mesele, anne babaların böyle durumlara karşı hazırlık yapıp yapmadığı, ne kadar bilgi edindiği, gayreti ve duasıyla Allah’ın yardımına talip olup olmadığıyla ilgilidir. Çocuğun kafasındaki sorulara ikna edici cevaplar veremeyince ya da bu soruları ciddiye almayıp geçiştirince sorunlar pusuya yatıyor.
Yeni bir yılın kapımıza dayandığı şu günlerde Müslüman anne babaların en çok karşılaştığı sorulardan bazıları da “Biz neden Noel bayramını kutlamıyoruz, hediyeler alamıyoruz, havai fişek patlatmıyoruz?” gibi sorulardır. Çocuğun yönelttiği bu gibi sorulara ne kadar erken ve ikna edici makul cevaplar verilirse soruların sıklığı ve şiddeti de o kadar azalacaktır. Dinimizin bu tür sorulara verdiği cevapları anne babalar kendi çocuklarına özel olarak uyarlayabilirler. Cevabın içeriği İslam fıkhının netliğini taşırken, metodu ve üslubu ise çocuktan çocuğa farklı ve ona özel olmalıdır.
Esasında çocuklar çok erken yaşlardan itibaren hayatı ve ailesini gözlemlemeye başlar. Hatta çocuklar evlerinde yaşanan heyecanların ürünüdür de denilebilir. Yaşadığı evi İslam heyecanı ve gündemi ile kuşatan anne babaların kendi çocuklarına belli konuları izah etme işi daha kolaydır. Çünkü duygular bulaşıcıdır. Bu heyecan da er ya da geç çocuğa geçer. Anne babaların dinlerini ne kadar ciddiye aldıkları, onu hangi heyecanla yaşadıkları çocuğun gözünden de, yüreğinden de kaçmaz.
Bayramları coşkuyla kutlayalım
Ramazanı bir nebze heyecanla geçiren, bayramını coşkuyla kutlayan bir ailede çocuk “parıltılı” bayram hasreti gütmez. Hediye arzusu bayramlarda karşılanan Müslüman çocuk diğer dinlere ait özel günlere özenmez. Heyecanla kendi bayramını bekler. Nasıl bir Allah’a iman ettiğini anne babasının hâlinden okuyan bir çocuğun sözle ikna edilmeye ihtiyacı yoktur. Anne babasını hizaya getiren, onların davranışlarını şekillendiren bir dinin mensubu olmaktan zevk alır. Yeter ki anne babasının yaşamında ve söylediklerinde bir çelişki görmesin.
İslam sadece bir din değil, aynı zamanda bir duruştur. Çocuk toplumdan, bulunduğu ortamdan dışlanmasın diye ait olmadığı bir dinin bayramını kutlamak, başka dinlere ait ritüelleri uygulamak Müslümanca bir duruş olmadığı gibi, çocukta kafa karışıklığına yol açar. Kendi dininden şüphe duymasına bile neden olabilir.
Bir çocuğun sırtını yasladığı İslam inancı ne kadar net ve sağlam olursa ruhsal gelişimi ve kişiliği de o kadar güçlenir. İslam bilinci ve şuuruyla yetişmiş bir çocuk kendi farklılığını kabul etmekte zorlanmaz. Farklı din ve yaşam şekillerine saygı gösterir. Çünkü İslam bunu öğütler. Müslümanlık bunu gerektirir. Dolayısıyla dinini bilen Müslüman bir çocuk okulda veya başka ortamlarda diniyle ilgi bir dışlanmayla karşılaştığında sakinliğini korur ve İslami kimliğinden ödün vermez.
Müslüman çocukların okullarda, ders saatleri içerisinde gerçekleşen kutlamalara dahil olmaları bir zaruret olarak görülebilir. Asıl sorun bu ritüel ve kutlamaları okul saatleri dışında evlere veya başka sosyal çevrelere taşıyıp onları benimsemektir. Bir toplumda insanlar farklılıklarına rağmen bir arada karşılıklı saygı ve hoşgörü içerisinde yaşayabilirler. Bazı Müslümanların dışlanırız endişesiyle yaptıkları açılımların bedelini, İslami duruşuna sadık kalmaya gayret eden Müslümanlar ve onların çocukları ödüyorlar.