Hz. Muhammed’i (s.a.v.) Karikatürleştirmek

Hz. Muhammed’i (s.a.v.) Karikatürleştirmek

Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v.)’i aşağılayıcı karikatürler bağlamında devam etmekte olan tartışmalar hakkında İslam dininin yaklaşımı nedir? Bu yaklaşım sadece Hz. Muhammed (s.a.v.) için midir? Küfür ve alaylı yaklaşımlar hakkında İslam’ın genel yaklaşımı nedir? Bu yazımızda bu gibi konulara değineceğiz.

Kişi, Toplum ve Değerler ile Alay Edilmesi

Müslümanlar, sadece kendi değerlerine yapılan sözlü veya görsel alaya alıcı, aşağılayıcı ve hakaret içeren saldırıları değil, farklı kültürlerin değerlerine, farklı toplumlara ve kişilere yapılan saldırıları da kabul etmezler. Bu tip alaycı ve hakaret edici sözlü ve karikatür olayında olduğu gibi görsel alaya almalar dünya tarihinin her döneminde olmuştur. Ancak, bunu yapanlara karşı fiili bir karşılıkta bulunmak veya bu nedenle ortama zarar verecek karşılık vermek, İslam dini tarafından asla kabul edilmemiştir.

Günümüz batı dünyasının yayın ve düşünce özgürlüğü anlayışında -şiddete dönüşmeyen ve şiddeti teşvik etmeyen- alaya alıcı yayınlar ve söylemler, anayasa ve uluslararası hukuk tarafından koruma altına alınmıştır. Bazı medya organları, bu uluslararası haktan istifade ederek bütün değerler ile olduğu gibi Hz. Muhammed (s.a.v.) ile de alay edici karikatürler yayınlamışlardır. Bu yayınların üzerine, insanların ve malların zarar gördüğü protestolar organize edilmiş ve bazı kişiler tarafından terör saldırıları gerçekleştirilerek insanlar katledilmiştir. Müslümanları töhmet altında bırakan bu saldırıların İslam ve Müslümanlar ile asla bir bağlantısı yoktur. İslam’ın hiçbir kaynağında bu terör faaliyetlerini destekleyici bir yer yoktur.

Hz. Muhammed (s.a.v.) peygamberliği müddetince tek olan Allah’a (c.c.) imana davet etmiş ve bunun dışındaki tapılan bütün tanrı anlayışlarının yanlış olduğunu tebliğ etmiştir. Tebliğ görevi tamamen hikmet metoduyla ve serbest davet yöntemi ile gerçekleşmiştir. Bakara suresinin 256. ayeti gereğince dinde zorlama Allah tarafından kesinlikle yasaklanmıştır. Mekke’de mücadele etmiş olduğu müşriklerin tapmış olduğu putlara kötü sözler söylenmesi yasaklanmıştır: “Allah’tan başkasına tapanlara hakaret etmeyin; sonra onlar da bilgisizlik yüzünden sınırı aşarak Allah’a hakaret ederler.” (En’âm suresi, 6:108)

İslam Dininin Kendisini Sorun Gösterenler

İslam’ın bizatihi kendisinin bu terör saldırılarını desteklediğini ve sebebi olduğunu ifade edenler, İslam kaynaklarını belli bir metot olmadan ve İslami metinleri kendi bağlamından çıkararak, bu suçlamayı yapmaktadırlar. İslam dininin bizatihi kendisinin terörün sebebi olduğu iddialarını, aşağıda ifade edeceğimiz ayet ve hadisleri delil göstererek kesinlikle reddediyoruz.

Hz. Muhammed’in (s.a.v.) bizatihi kendisine kötü sözler ile alay edilmesi şeklinde sözlü saldırılar olmuştur. Peygamberimiz, diğer bütün peygamberler ile de alay edildiği Kur’an’da ifade edilerek teselli edilmiş ve bu saldırıları Allah’a havale etmesi istenmiştir: “Senden önceki peygamberlerle de alay edilmiş, sonunda onlarla alay edenleri, alaya aldıkları şey (azap) kuşatıvermişti.” (Enam suresi, 6:10)

Kureyş müşriklerinin Peygamberimiz (s.a.v.)’e küfür etmeleri hakkında Resûlullahın şöyle buyurduğu rivâyet olunmuştur: “Ashâbım! Siz hayret edip şaşmaz mısınız? Bakınız Allah, Kureyş (müşriklerinin) kötülemesini ve alaya almasını, benden nasıl defetmiştir? Ben Muhammed (adıyla bilinmiş ve övülmüş) iken onlar (değiştirerek): Müzemmem (kötülenmiş-yerilmiş) diye kötülerler ve müzemmem diye eğlenirlerdi. (Buhârî, Menâkıb, 17, H. No: 3533)
Bunun üzerine şu ayetler indirilmiş ve kötü sözler ile saldıranları Allah’a havale etmesi istenmiştir: “Sen, sana buyurulanı açıkça duyur, müşriklere aldırış etme! Allah’ın yanında başka bir tanrı daha edinen o alaycılara karşı biz senin yanındayız. Onlar ileride anlayacaklar!” (Hicr suresi, 15:94-96)

Kötülükleri İyiliklerle Bertaraf Etmek

Hz. Muhammed (s.a.v.) Fussilet suresinin 34-35. ayetlerinde ifade edildiği üzere kötülükleri en güzel davranışlarla bertaraf etmiştir: “İyilikle kötülük bir olmaz. Sen (kötülüğü) en güzel olan davranışla sav; o zaman bir de göreceksin ki seninle aranızda düşmanlık bulunan kimse kesinlikle sıcak bir dost oluvermiş! Bu sonuca ancak sabırlı olanlar ulaşabilir, yine buna ancak (erdemlerde) büyük pay sahibi olanlar ulaşabilir.”

Peygamberimiz (s.a.v.) hayatta iken, kendisine yapılan sözlü saldırılara hikmet ile karşılık vermiş ve bırakınız fiili bir karşılık vermeyi, kötü söze kötü söz ile bile cevap vermemiştir. Peygamber ve ashabı, İslam dinini onurlarıyla temsil etmeye ve onurlu mücadelelerine devam etmişlerdir.

Peygamberimiz şöyle buyurmuştur: “‘İnsanlara iyilik yaparlarsa biz de iyilik yaparız, zulmederlerse biz de zulmederiz.’ diyen zayıf karakterli kimseler olmayın. Bilakis iyilik yaptıklarında insanlara iyilikle karşılık vermeyi, kötülük yaptıklarında ise onlara zulmetmemeyi alışkanlık hâline getirin.” (Tirmizî, Birr, 113; H. No: 2007)

Allah’ın ayetleriyle alay edildiği durumlarda mü’minlerin, o ortamlardan ayrılmaları ve alay edenler ile sözlü bir mücadeleye girmemeleri istenmiştir: “O size kitapta şunu indirmiştir: Allah’ın ayetlerinin inkâr edildiğini yahut onların alaya alındığını işittiğiniz zaman, onlar başka bir söze geçmedikçe kendileriyle beraber oturmayın; aksi takdirde şüphesiz siz de onlar gibi olursunuz.” (Nisâ suresi, 4:140)

Dinler, değerler, toplumlar ve kişiler hakkında alaya alıcı yaklaşımlar İslam dininin açıkça yasakladığı bir husustur: “Ey müminler! Bir topluluk diğer bir topluluğu alaya almasın. Belki de onlar, kendilerinden daha iyidirler. Kadınlar da kadınları alaya almasınlar. Belki onlar kendilerinden daha iyidirler. Kendi kendinizi ayıplamayın, birbirinizi kötü lakaplarla çağırmayın. İmandan sonra fâsıklık ne kötü bir isimdir! Kim de tevbe etmezse işte onlar zalimlerdir.” (Hucurât suresi, 49:11)

Yapılması Gerekenler

  • Kur’an’da ifade edildiği gibi, bir topluluğa olan kızgınlığımız bizi adaletsiz davranmaya sevketmemelidir. Olayları birbirine karıştırmadan terör saldırısı kime yapılırsa yapılsın, kınanmalı ve reddedilmelidir. Bu kınamanın fakat veya ancakları olmamalıdır.
  • İslam dininin ismi kullanılarak yapılan terör saldırıları nedeniyle, Müslümanların bu saldırılara sürekli olarak mesafe koymaları gerektiğini söyleyenlere karşı bıkmadan, usanmadan ve çekinmeden izah etmekten geri durulmamalıdır.
  • İçerisinde yaşamış olduğumuz toplumların diğer katmanları ile kriz zamanlarında kendimizi savunma pozisyonuna düşürmek istemiyorsak, normal zamanlardaki insani ve kurumsal münasebetlerimizi artırmak zorundayız.
  • Müslüman kalma özelliği yitirilmeden, diğer dinler ve dünya görüşlerindeki insanlar ile komşuluk ve arkadaşlık oluşturulmasının yolları ve yöntemleri çocuklar, gençler ve yetişkinlere öğretilmeli ve teşvik edilmelidir.
  • Karikatür ve benzeri yollarla değerlerin alaya alınması, -hoşumuza gitsin veya gitmesin- kime yapılırsa yapılsın, aynı demokratik tepkiyi ortaya koyabilmeliyiz.