Bipolar Bozukluğu Vasat Olmaya Engel midir?

Bipolar Bozukluğu Vasat Olmaya Engel midir?

Bipolar bozukluğunun bir Müslüman için ne ifade ettiğini Psikolog Emine Ennur Tünay Önkol Camia okurları için kaleme aldı.

İki zıt kutubu içinde barındıran bipolar bozukluk, bu duygu durumunu incelemeden önce, Müslüman olarak Allah’ın ve Resulunun bizleri nasıl vasıflandırdığına bakıp yazı boyunca zihnimizde tutmaya gayret edelim:

“İşte böylece, siz insanlara şahit olasınız, peygamber de size şahit olsun diye sizi vasat bir ümmet yaptık.” (Bakara suresi, 2: 143)

“Orta yolu tutunuz, amellerinizi mükemmelleştirmeye ve Allah’a yakın olmaya gayret ediniz.” (Buhârî, Rikâk 18)

Vasat diye nitelendiriyor Allah ve Resulü Müslümanları. Vasatın manası aşırılıktan uzak, orta yolda olmak, yani ifrat ve tefrit olan iki aşırı uç noktadan uzak olmak demektir.

Şimdi bipolar bozukluk veya eski ismiyle manik depresif hastalığının tanımına bir göz atalım.

Bipolar bozukluğu iki üçlülüktür ve iki duygu bozukluğunu, yani çökkünlük olan depresyonu ve taşkınlık olan maniyi barındıran psikolojik bir rahatsızlıktır.

Depresyon rahatsızlığını daha önce incelemiştik. Belirtilerinden birkaçını kısaca özetleyecek olursak “üzüntü, ağlama, değersizlik/suçluluk hissi, enerji kaybı, haz kaybı, uyku problemleri” gibi semptomların ortaya çıktığı bir dönemdir.

Bipolar bozukluğundaki depresyon döneminin tam zıttı olan mani döneminde ise kişinin “aşırı hareketli, enerjik, konuşkan, umursamaz, kendini güçlü hissettiği” ayrıca “günlerce süren uykusuzluk, durdurulamayan konuşma, sınırlılık, agresif davranış, çok fazla ve gereksiz alışveriş yapma” da bu dönemde sık görülen belirtilerdendir.

Mevsimsel dönüşümlerde bipolar bozukluğu sık görülmekte ve özellikle bahar aylarında kişi çok yoğun bir maniye girebilmektedir.

“İş kaybı, stresli bir olay; ailede yaşanan kayıp/ölüm, çok ağır ve şiddetli geçirilen hastalıklar” gibi travmatik olaylar bipolar bozukluğunu tetikleyen faktörlerden bazılarıdır.

Travmatik olaylar yaşayan herkes bipolar hastalığına yakalanmıyor. Peki bu hastalık başka neden kaynaklanıyor olabilir? Bu noktada genetik ve fizyolojik olasılıklardan da bahsedilir.

Birinci derece akrabada bipolar mevcutsa kişi için bu hastalığı yaşama olasılığının yüksek olması genetik olasılıktır. Bu rahatsızlığın fizyolojik olasılığı ise beyinde sinirler arası iletişimi sağlayan maddelerin iletişiminin kopukluğu ile açıklanır.

Gel gelelim bipolar bozukluğunun tedavi yöntemlerine. Bu rahatsızlıktan mustarip olanlar semptomları kişilik özellikleriyle karıştırdığından dolayı tedavi talebini erteleyebilmektelerdir. Oysa başta değindiğimiz gibi biz Müslümanlardan vasat olmamız istenir. Bu nedenle aşırılıkların ve fazla zıtlıkların olduğu yerde durup durumumuzu gözden geçirmemiz gerekir. Yüce Rabbimizin telkinlerini ve en güzel ahlak üzere olan Resûlullah’ı tanıdıkça ve kişiliğimize bu doğrultuda yön verdikçe kişiliğimizin olgunlaşma ve güzelleşme sürecine sağlam bir zemin hazırlamış oluruz.

Ulaşmak istediğimiz nokta vasatlık, yani orta hâllilik olunca iki üç kutupluluğu ifade eden bipolarlılıktan çıkış yolları arayacağız. Nedir peki bunun tedavisi?

İlaç kullanmalı mıyız?

Psikoloji uzmanları bipolara dair eş zamanlı izleyen iki terapi yönteminden bahseder. Birisi ilaç tedavisi diğeri ise uzmanından psikoterapi desteği almaktır.

İlaç tedavisini biraz daha yakından inceleyelim. Bipolar hastalarına verilen ilaçların arasında duygu durumu düzenleyicileri ve antidepresanlar yer alır. Peki bu ilaçların yan etkilerinden haberimiz var mı? Kimimiz inceler fakat yan etkilerin ürkütücülüğüne rağmen başka çaremizin olmadığını düşünerek gözümüzü yumar kendimizi bu ilaçlara teslim ederiz. Ve birbirini izler daha önce tanımadığımız rahatsızlıklar.

Duygu durumunu düzenleyici ilaçların yan etkilerine birlikte bir göz atalım: Kilo alımı, uyuşukluk hâli, yerinde sabit oturamama, intihar hakkında düşüncelerin ve davranışların oluşma riskinin artması, sindirim sorunları, döküntü, tiroid bezlerini ve böbrekleri de olumsuz şekilde etkileyebilir ve doğum kusurlarına neden olduğundan gebelik sürecinde kullanımından kaçınmak gerekir.

Antidepresan kullanımında sık görülen yan etkiler ise şunlardır: Kilo alımı, iştahsızlık, mide bulantısı, uyku hâli, sersemlik, cinsel isteksizlik, kabızlık, ishal, aşırı bir neşe hali, sinirlilik ve heyecanlılık hâli.

İnsan hayatının kalitesi bu kadar ucuzlaştırılmamalı, ilaçlardan kaynaklı yan etkilerden oluşan rahatsızlıklar hastalığın kendisinden beterse, ilaç kullanmanın kişiye ne getirisi vardır?

Bizler Allah’ın nimetlerini hatırlamalıyız. Rabbimizin hizmetimize sunduğu şifalı bitkileri ve sünnet tedavi yöntemlerini keşfetmeliyiz. Depresyon tedavisinde yararlı olan alternatif tedavilerin çoğu bipolarda da etkilidir.

Bunun yanı sıra hayat düzeninde değişikliklerin yapılmasının depresyonda olduğu gibi bipolar tedavisinde de etken rol oynadığı söz konusudur. Yeterli uyku, hareket, egzersiz, olabildiğince kimyasal ürünlerden uzak bir yaşam tarzı, sağlıklı beslenme, diyete balık ve omega-3 yağ asitleri eklemek ve bununla birlikte, beyinde kimyasal dengesizliklere neden olan doymuş ve trans yağ alımını azaltmakta fayda vardır.

Müslüman’ın rahatlama ve sakinleşmesini sağlayan zikir, ibadet, dua ve namazın şifayı bulmanın asıl zeminini oluşturduğunu unutmamak gerek. Zira ne buyuruyordu Rabbimiz hatırlayalım:

“Ey iman edenler! Sabrederek ve namaz kılarak Allah’tan yardım dileyin. Şüphe yok ki, Allah sabredenlerle beraberdir.” (Bakara suresi, 2:153)