Yeryüzünün Paha Biçilemez Nimeti: İman
- HAYATYAZARLAR
- 19 Ekim 2020
“O size isteyebileceğiniz her şeyden verdi. Eğer Allah’ın nimetlerini saymaya kalksanız sayamazsınız. Doğrusu insan çok zalim, çok nankördür!” (İbrâhim suresi, 14:34).
Kainat, insanın hizmetine verilmiş, insana boyun eğdirilmiştir. Zamanı geldiğinde ağaçlar meyvelerini vermekte, yeryüzü bitkilerini bitirmekte, gökyüzü suyunu boşaltmakta, hayvanlar vazifelerini ifa etmekte hatta onların ürünleri bir tarafa canlarını bile alırken kendilerine itiraz hakkı bile verilmediği görülmektedir… Ancak yeryüzü nimetleri içinde en büyüğü imandır.
İman, dünya ve onun içindekilerden daha değerlidir. Çünkü iman, bu dünyadan çıkış, ebedi âlemden giriş kapısı olan ölümden öteye geçildiğinde tek geçer akçe olacaktır. Çünkü insanın imanı ve onun yön verdiği amelleri dışında ahirete götüreceği hiçbir sermayesi olmayacaktır.
Nitekim Kur’ân-ı Kerîm şöyle uyarır: “İnanmayanların amelleri, ıssız çöllerdeki serap gibidir ki susayan onu su zanneder; nihayet ona vardığında orada herhangi bir şey bulamamıştır.” (Nûr suresi, 24/39). Buna göre, “Eğer Allah’ın nimetlerini saymaya kalksanız sayamazsınız.” (İbrâhim suresi, 14/34) ayetinin ilk sırasında iman olduğunu söylemek hatalı olmayacaktır.
İçinde yaşadığımız huzursuzluğun, doyumsuzluğun temelinde iman sermayemizin değerinin farkında olamayışımız vardır. İman olmadıktan sonra dünya ve içindekiler bizim olsa ne ifade eder! İmanımız olduktan sonra dünyalık bazı şeylerden mahrum kalsak neyi eksik bırakmış olabiliriz! Bilirsek şükredeceğimiz çok şey var! O hâlde şunu gönül huzuruyla söyleyebiliriz: Dünyada iman nimetinin bilincinde olmaktan ve onun tadına varmaktan daha çok huzur veren bir şey yoktur. İmanın nasıl tadına varılabilir? Hz. Peygamber bunu üç şeye bağlar:
Allah ve Resûlünü onların dışındaki her şeyden daha çok sevmek,
Sevdiğini yalnızca Allah için sevmek,
Allah kendisini inkârcılıktan kurtardıktan sonra tekrar ona dönmeyi ateşe atılmak gibi kötü görmek (Buhârî, “Îmân”, 9).
Sonuç olarak inanmayanlardan bazı kesimlere verilen dünya nimetlerine ve aldatıcı süslerine özenmemek, verilen bu imkânların kendilerinin sınanması için verildiğini bilmek, Allah’ın vereceği mükafatların dünyanın geçici nimetlerinden daha hayırlı ve kalıcı olduğunu anlamak gerekir (bk. Taha suresi, 20/131). Çünkü Allah yolunda bir sabah veya akşam yürüyüşü dünyadan ve onun içindeki bütün varlıklardan daha hayırlıdır (Müslim, “İmâret”, 112-115). O hâlde dünya uğrunda kavgaya değmeyecek bir metadır!
En doğrusunu Allah bilir.