Dine Hakaret Hakkı!

Fransa Cumhurbaşkanı sayın Emmanuel Macron, Charlie Hebdo isimli derginin Müslümanlara hakaret amaçlı yayınladığı Peygamberimizi temsil ettiğini iddia ettiği resimlerin, “nefret suçu” olup olmayacağı ile ilgili soruya cevap verirken öylesine gururluydu ki, “Fransa’da dine hakaret etmek hakkı vardır.” diye cevapladı.

Doğru, Fransa’da böyle bir hak var. Ama, bu hak Fransa’da istediğini söyleme, istediğini yapma, istediğin inancı yaşama ve savunma hakkı olduğu anlamına gelmiyor. Hatta istediğin dine, istediğin dindara hakaret etme hakkı olduğu anlamına da gelmiyor. Belki şöyle denilebilir: Fransa’daki bu özgürlük “İslam ve Müslümanlara istediği kadar hakaret etme” özgürlüğüdür. Ama Müslümanlar başkasına hakaret etme özgürlüğüne sahip değildir.

Öyle ki, ülkedeki Müslümanların farklı düşünme, toplumsal olayları farklı yorumlama gibi bir hakkı da yoktur. Biraz abartıyor olsam da hakikat budur. İnanmayan, ne anlama geldiği hiç de açık olmayan “Les valeurs de la République française” yani “Fransız cumhuriyeti ilkelerine inanmamak” suçunu işlesin bakalım.

Bu suçu “Müslüman” kimliği ile işlerse başına gelecekleri tahmin bile edemezsiniz. Fransa gibi bir hukuk devletinde bunun nasıl olabileceğini ancak Müslümanlar anlayabilir. Üstelik, söz konusu cumhuriyet ilkeleri sadece “özgürlük, eşitlik ve kardeşlik” ilkeleri iken, bu ilkelerin sayısı bilinmez bir şekilde artmıştır.

Bu yüzdendir ki, Macron Fransa’daki özgürlük hususunda gerçeği ortaya koymuyor. Aslında bu yazıda Macron’u eleştirmek gibi bir düşüncemiz yoktu. Sadece, Charlie Hebdo gibi, insana, dine hakaret etmeyi maharet sayan bir yayın organını dikkate almama üzerine tavsiyelerde bulunacaktım. Çünkü bu dergi, gerçekten de “Müslüman sıfatlı” kişilerin saldırılarına uğramış, kayıplar vermiştir. Ama işte bu dergi, bütün Müslümanları teröristlerle eşit tutmanın ötesinde, Müslümanların Peygamberine hakaret yolunu seçmiştir.

Biz ise hakaret yolunu seçmeyeceğiz. Sadece şu iki ayeti dikkatlerinize arzedeceğiz : Ayetlerden birisinde “Rahmân’ın kulları, yeryüzünde vakar ve tevazu ile yürüyen kimselerdir. Cahiller onlara laf attıkları zaman, ‘selâm!’ der geçerler.” (Furkân suresi, 25:63) buyuruluyor. Bir diğerinde ise şöyle buyurulmaktadır: “Ey müminler! Allah’tan başkasına yalvaranlara, tapanlara sövüp de, cahillikle atılarak Allah’a sövmelerine sebep olmayın!” (En’âm suresi, 6:108)

Konuyla ilgili Prof. Dr. Mahmut Erol hocanın Perspektif dergisinin 1 Mart 2015 tarihindeki söyleşisini de okumanızı tavsiye ederiz.