“Sorunlarımızı buranın siyasetine katılarak çözmek durumundayız.”
- ALMANYAMANŞETTOPLUM
- 12 Eylül 2020
Sayın Işık, okuyucularımıza kısaca kendinizi tanıtır mısınız?
Öncelikle okuyucularınız ile bizleri buluşturduğunuz için şahsınıza ve Camia gazetesine teşekkür ediyorum. İsmim Kerim Işık, 1976 Almanya, Völklingen doğumluyum. Evli ve dört çocuk babasıyım. 1978’de Willich’e taşındık ve 1978 yılından beri de Willich şehrinde ikamet etmekteyim. Lise eğitimimi tamamladıktan sonra meslek lisesine geçiş yaparak, lojistik üzerine meslek eğitimi aldım ve 15 sene özel bir şirkette lojistik bölüm müdürü olarak çalıştım.
Siyasete ilginiz nasıl başladı ve gelişti?
Siyasete ilgim çocukluk yıllarımda başladı. Çocukluk yıllarımda hem Türkiye siyasetini hem de Almanya siyasetini yakinen takip etmeyi kendime bir hobi edinmiştim, Türkiye siyasetinde idolümüz olan siyasi liderlerin hayatını takip etmek, okumak, araştırmak ve hakeza Almanya siyasetinde, Almanya tarihine damga vurmuş, CDU partisinde bir rekora imza atmış, Helmut Kohl’un hayatını okuyarak, böylelikle siyasete ilgim arttı. Bu şekilde siyaseti seviyorum. Siyaset kanalıyla, hiçbir ayrım yapmadan, ırk, din, rengi ne olursa olsun tüm insanlara hizmet götürmeyi seven birisiyim. Siyaset kanalıyla hizmetlerin götürülmesi ve siyaset kanalıyla insanların huzura, refaha ermesi için çalışmaktayım. Bu vesile ile siyaseti seven birisiyim. Siyaset okul yıllarımda, çocukluk yıllarımda hep bir hobi olarak, zevkle takip ettiğim ve uğraş verdiğim bir alan.
Almanya’da Müslümanların azınlıkta yaşadığı bir ülkedeyiz. Bir Müslüman olarak seçilme şansınızı nasıl görüyorsunuz?
Belirttiğiniz gibi Almanya’da Müslüman azınlık olarak bulunmaktayız. Tabii, herşeyden önce bizler Müslüman olarak İslam’ın gerektirdiği ve İslam’ın öngördüğü bir şekilde yaşamamızı, hayatımızı tasarlarsak, yaşadığımız bu toplum da Müslümanları tüm dünyaya faydalı ve İslam’ı da tüm dünya insanlarına fayda veren bir din olarak bizleri görecek ve böylelikle Müslümanlara güvenerek, dünyayı huzura götüren bir dine sahip olduklarını görmüş olacaklar. Willich şehrinde hem hayat tarzımız hem İslami ölçülerimizle örnek olduğumuz için Alman seçmenin de bizleri ayrı bir gözle gördüğünü ve güvendiklerine inandığımdan, seçilme şansımın rahat olduğunu düşünüyorum. Çünkü yapmış olduğumuz kamuoyu araştırmasında, bizlerin bu dünyanın huzuru, refahı ve saadeti için bir garanti olduğunu görmekteler. Bu da bizi ayrıca memnun ediyor. Onların da güvenini alıyoruz, bu da zaten dinimizin, İslam’ın emridir, insanların güvenini kazanmak, onları huzura, refaha eriştirmek.
Gayrimüslim ülkelerde Müslümanların genel olarak siyasete katılımını ve ilgisini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Maalesef gayrimüslim ülkelerde Müslümanların siyasete bakış açısı ve siyasete olan ilgileri çok az, yani yaşadığımız şu devlette, Almanya’da, Almanya siyaseti ile ilgilenmemiz gerekirken; çünkü biz burada kalıcıyız, gidici değiliz. Artık buralı olduk. Bu toplumda, bu devlette yaşıyoruz. Buranın siyaseti ile ilgilenmemiz gerekirken, Türkiye siyaseti daha ağır basıyor. Türkiye siyasetini daha yakın takip ediyoruz ve Almanya siyasetini, hatta ve hatta Avrupa siyasetini yakinen takip etmiyoruz. Ama bizler burada yaşıyoruz. Bizler buranın insanıyız, buranın vatandaşıyız. Sorunlarımızı burada çözmek zorundayız. Sorunlarımızı buranın siyasetine katılarak, burayla çözme durumundayız. O nedenle arzum, isteğim Türkiye siyasetine duyduğumuz ilgi ve alakayı buranın siyasetine de duymamız. Yarın dördüncü, beşinci nesile bırakabileceğimiz güzel bir mirasın olması için bu şart.
Seçilmeniz durumunda insanlara vaatleriniz nelerdir? Sizce bulunduğunuz kentin, eyaletin akut sorunları nelerdir?
Seçilme durumumda özellikle hem aile dostu hem de uygun fiyatlı konutlar için çalışacağım. Eğitime bir bütçe ayırarak, okulları ve kreşleri desteklemeyi hedefliyorum. Burada bilhassa okul öncesi çocuklara, evlerine yakın kreş imkânı sunmak benim için çok önemli. Münchheide sanayi bölgesini geliştirerek daha çok vatandaşa iş imkânı sağlamak istiyorum. Sivil Toplum Kuruluşlarının önemini bilmeyen yoktur, bu yüzden STK’ları desteklemek istiyorum ve fahri görevin ne kadar elzem olduğuna dikkat çekmek niyetindeyim. Tabii, bunların yanı sıra Willich kentinde yaşayan vatandaşların güvende olmaları, kendilerini güvende hissetmeleri ve çevre temizliği noktasında da çalışmalarımız olacaktır.
Adaylığınızı bir deneme olarak mı görüyorsunuz? Bundan yola çıkarak seçilmeme durumunda siyasete devam eder misiniz?
Adaylığımı bir deneme olarak görmüyorum, çünkü 2005 yılından beri Willich’te CDU partisinin aktif bir üyesiyim. 2005 yılında CDU partisine üye oldum ve hemen üyeliğimizin akabinde yapılan bir seçimde CDU partisi, Türk Alman Birliği Başkanlığına getirildim. 15 yıl boyunca Türk Alman Birliği Başkanı olarak faaliyette bulundum. Belediyemizin CDU adayı olarak çeşitli komisyonlarına seçildim, görev aldım. Bir dönem Belediye Başkan danışmanı olarak görev yaptım. Hakeza CDU’dan milletvekili Uwe Schuchmann’ın bir dönem Willich’te yaşayan Müslümanlarla ilgili danışmanlığını yaptım. Yani, bu bir deneme değil. Daha önceden tecrübelerimiz var. Ama belediye encümenliğine aday olarak ilk defa katılıyorum. Daha önce teklifler gelmişti, kabul etmedim. Kendimi hazır bulmuyordum ama bu dönem hazır buldum kendimi. İlk defa katılıyorum, zaten 8 Haziran’da parti kongresinde seçim bölgem 90/80’de tek aday olarak çıktım. 360’ın üzerinde delegenin oyunu alarak, çoğunluğun desteğiyle seçim bölgemde adaylığımı açıkladım. Tabii, bu siyaset. Sandıktan ne çıkar bilemezsiniz. Seçilsekte, seçilemesekte, bizim bir misyonumuz var. Bir amacımız var ve bu amaca ulaşana kadar bu yolda devam edeceğiz. İlk seçimde kaybettik, bir daha yokuz demek olmaz. “Neden kaybettik, niçin kaybettik?” diye araştırırız ve nerede hatalarımız varsa, bakarız ve ona göre hazırlığımızı yaparız. Birdahaki seçimede daha güçlü bir şekilde katılırız. Dediğim gibi, sandıktan ne çıkar bilmiyorum ama yapılan araştırmalara göre gayet iyi görünüyor. 13 Eylül’ü bekleyip göreceğiz, netice ne olacak. Ümit ediyoruz ki, sıkıntısız bir şekilde seçiliriz ve uğraşımızı, misyonumuzu devam ettiririz.
Okuyucularımıza bir çağrı yapmak isteseniz, neye dikkat çekersiniz?
Okuyuculara özellikle şu çağrıyı yapmak istiyorum: Muhakkak seçme hakkı elinde olan, yani Alman vatandaşlığı elinde bulunan her seçmenimiz oyunu sandıkta kullansın. Kendine yakın hissettiği siyasi partiye veya kendine yakın hissettiği adaya desteğini versin. Bizler bu ülkenin kalıcı vatandaşlarıyız. Biz bu ülkede varız, bu ülkede yaşıyoruz ve bu ülkenin siyasetine yön veren olmalıyız. Sandığa gitmeyerek, ilgi duymayarak ve seçmeyerek büyük bir hata yaparız. O zaman yönetilen oluruz. Ama biz, yönetilen değil yöneten olmalıyız. Bundan dolayı 13 Eylül 2020 günü oy hakkı olan herkes sandığa gitsin ve oyunu kullansın.