Myanmar’da Arakanlı Müslümanların Dramı Son Bulmuyor
- DünyaGündemMANŞET
- 26 Ağustos 2020
Yıllardır sistematik zulme maruz kalan Arakanlı Müslümanlar, son zamanlarda da eyalette ordu ile etnik silahlı gruplar arasındaki çatışmalarda kayıplar veriyor. Arakan’da, Myanmar ordusu ile eyalette özerklik talebiyle silahlı eylemler düzenleyen Budist Arakan Ordusu örgütü arasındaki silahlı çatışmalar nedeniyle Arakanlı Müslümanlar da güvenlik, sağlık, insan hakları alanlarında, ekonomik ve siyasi çok sayıda sorunla karşı karşıya kalıyor. Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Yüksek Komiseri Michelle Bachelet, haziran ayında İsviçre’nin Cenevre kentinde düzenlenen BM İnsan Hakları Konseyi’nin 44. Oturumunda okuduğu Arakanlı Müslümanların insan hakları durumuna ilişkin raporda, Myanmar’da Arakanlı Müslümanların insan hakları durumunda hiçbir iyileşme olmadığını ve köylerinin yakılmaya devam edildiğini belirtti.
Arakanlı Müslümanlar Myanmar’ın katlettiği binlerce sivili kamplarda sessizce andı
Öte yandan Myanmar ordusunun, 2017’de silahlı militanlarla mücadele gerekçesiyle Arakan eyaletinde sivillere yönelik katliamından kaçarak Bangladeş’teki kamplara yerleşen Arakanlı Müslümanlar, katliamın 3. yılında hayatını kaybedenleri sessiz dualarla andı. Myanmar ordusunun, 25 Ağustos 2017’de silahlı militanlarla mücadele gerekçesiyle Arakan eyaletinde sivillere yönelik katliamından kaçarak Bangladeş’teki kamplara yerleşen Arakanlı Müslümanlar (Rohingya), katliamın 3. yılında hayatını kaybedenleri sessiz dualarla andı. Yıllardır sistematik zulme maruz kaldıkları Myanmar’dan kaçıp Bangladeş’in Cox’s Bazar bölgesindeki kamplara yerleşen 1,2 milyondan fazla Arakanlı Müslüman kaldıkları derme çatma barınaklarda, Arakan’da Myanmar ordusu ve Budist milliyetçilerin başlattığı kitlesel şiddet eylemlerinde yaşamını yitiren binlerce kişi için dua etti. Arakanlı Müslümanlar, “Ronhingya Soykırımı Anma Günü”nde kayıplarını anarken Bangladeş’in kamplarda toplanılmasını yasaklaması nedeniyle bir araya gelemedi. Arakanlı Müslümanların ileri gelenlerinden Rahmat Karim, ev sahibi ülkenin kararına saygı duyduklarını ve Kovid-19’u da göz önüne alarak bu yıl soykırım gününü, Allah’a hayatını kaybedenler ve baskı altındakiler için sessizce dua ederek geçireceklerini ifade etti.
BM’ye soykırımı resmi olarak tanıma çağrısı
Diğer yandan Arakanlı Müslümanların haklarını savunan 10 dernek tarafından yayımlanan ortak açıklamada, Birleşmiş Milletlere (BM) Myanmar’ın Arakanlı Müslümanlara yönelik vahşetinin resmen “soykırım” olarak kabul etmesi çağrısı yapıldı. “Hala haklarımız yok ve Myanmar’daki Rohingyalar ve diğer etnik gruplar bu tehditle karşı karşıya çünkü BM bunu resmi olarak soykırım ilan etmedi.” ifadesi kullanılan açıklamada, Rohingya halkının, sistematik bir plan yoluyla ve General U Ne Win’in yönetime geldiği 1960’tan bu yana Myanmar hükümeti ile aşırıcı politikacıların yapısal niyetleriyle gizli bir soykırım tehdidi altında olduğu aktarıldı. Açıklamada, Myanmar hükümetinin “birleşik silahlı vahşi grupları”nın insanları topluca öldürdüğü, köyleri ateşe verdiği, çocukları ateşe attığı, kapılarını kilitlediği evleri ateşe vererek insanları diri diri yaktığını, kadın erkek demeden insanları kestiği, eşyaları çaldığı, kadın ve kız çocuklarına tecavüz ettiği ve sebepsizce gözaltına aldığı ifadesine yer verildi. BM ve Avrupa Birliği gibi uluslararası aktörlere Arakanlı Müslümanlar için adaletin sağlanması çağrısı yapılan açıklamada, Arakanlıların eşit haklarla evlerine dönme umudu aktarıldı.
Arakanlı Müslümanlar Myanmar’daki Topraklarına Dönmek İstiyor
Myanmar ordusunun, 3 yıl önce Arakan eyaletinde başlattığı katliamın ardından komşu ve bölge ülkelere gitmek zorunda kalan Arakanlı Müslümanlar (Rohingya) diasporasının, Myanmar’daki topraklarına dönmek ve vatandaş olarak haklarını geri almaktaki kararlılığı ise sürüyor. Kuzey Amerika Burma Rohingya Derneği (BRANA) Başkanı Wakar Uddin, AA muhabirine yaptığı açıklamada, “Arakan diasporası, Bangladeş’teki ve Güney Asya ile Güneydoğu Asya’daki diğer ülkelerde mülteci kamplarındaki her Arakanlı Müslüman birey, anlamlı bir şekilde topraklarına geri dönene kadar son bulmayacaktır.” dedi. Arakan Rohingya Birliğinin (ARU) de Genel Direktörü olan Wakar Uddin, Arakanlı Müslümanların geri dönüşünün “ilerlemenin en acil adımı” olduğunu belirtti. Wakar Uddin, Arakan diasporasının, “Arakanlı Müslümanların topraklarına güvenli, onurlu ve gönüllü şekilde dönmeleri adına Bangladeş ile imzaladığı anlaşmanın uygulaması için Myanmar üzerindeki uluslararası baskıyı artırmak için her türlü yola başvuracağını” kaydetti. Geçen birkaç yıl içinde Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu ve BM İnsan Hakları Konseyi’nde Arakan mevzusunda çok sayıda karar alındığını hatırlatan Wakar Uddin, “Adalet aramaktan çekinmeyeceğiz. Myanmar’ın, sırf etnik kimliğimiz ve İslami inancımız yüzünden aniden iptal ettiği tüm temel haklarla nihayetinde halkımızın vatandaşlığını geri kazanacak.” ifadelerini kullandı.
“Bu (1982 Vatandaşlık Yasası), Irkçı Bir Karar”
Myanmarlı insan hakları aktivisti Maung Zarni de Arakanlı Müslümanların, 1962 yılında askeri darbeyle işbaşına geldikten sonra 1988’e kadar ülkeyi yöneten General Ne Win iktidarında, 1982’de çıkarılan Vatandaşlık Yasası ile ilgili konuştu ve “Arakan toplumunun dışlanmasını, haklarından mahrum bırakılmasını ve yok edilmesini” kurumsallaştırdığını söyledi. Arakanlı Müslümanların haklarını savunan Zarni, “Bu (1982 Vatandaşlık Yasası), ırkçı bir karar ve Arakan toplumu bunun sona ermesini istiyor.” dedi. Arakanlı sığınmacıların anavatanlarına dönmek ve diğer topluluklarla barış içinde yaşamak istediğini kaydeden Zarni, “Diğer insanlarla kendi Arakanlı kardeşleri gibi uzlaşmak istiyorlar.” ifadesine yer verdi. Akademisyen Maung Zarni, “Yurtdışındaki Arakan toplumu, vatan diyebilecekleri bir toprak parçasını geri kazanmak için hükümetlerin ve dayanışma ağlarının desteğine ihtiyaç duyuyor. Bu, kolay olmayacak ama hayal edilemez de değil.” yorumunu yaptı.
Müslüman karşıtlığı Hindistan’daki Arakanlı Müslümanları hedef alıyor
Öte yandan Hindistan’a sığınan Arakanlı Müslümanlar ise Müslüman karşıtlığı nedeniyle kendilerini savunmasız hissettiklerini dile getiriyor. Başkent Yeni Delhi’nin Kalindi Kunj bölgesindeki mülteci kampında yaşayan Arakan toplumu liderlerinden Ali Johar, koronavirüs ve Arakanlı Müslümanlara karşı başlatılan nefret kampanyası nedeniyle kendilerini son bir yıldır savunmasız hissettiklerini söyledi. Ali Johar, koronavirüs salgının çoğu düzensiz işlerde çalışan Arakanlıların durumunu daha zor hale getirdiğine dikkati çekerek, sokağa çıkma yasakları nedeniyle çoğu kişinin işlerini kaybettiğini yoksulluk ve açlık içinde yaşamaya mecbur kaldıklarını aktardı. Ayrıca, Johar, Hindistan’da 3 binden fazla mültecinin Myanmar’a sınır dışı edilmekten ve nefret kampanyasından kaçınmak için Bangladeş’e geri döndüğünü doğruladı.
Çok sayıda mülteci Hıristiyanlığa geçmek zorunda kaldı
Hindistan’ın ekonomi gazetesi “Economic Times”‘ın haberine göre ise birçok Afgan ve Arakanlı Müslüman mülteci Hint vatandaşlığı hakkı kazanmak için Hıristiyanlığa geçti. Hindistan’daki Rohingya Hristiyan Mülteci Komitesi ise yaptığı açıklamada, dönüşümün vatandaşlığın cazibesi için gerçekleşmediğini ileri sürdü. Aralık 2019’da değiştirilen Hindistan Vatandaşlık Yasası, yalnızca Pakistan, Afganistan ve Bangladeş’teki gayrimüslim göçmenlere vatandaşlık hakları veriyor.
Sığınmacı Kamplarında 100 binden Fazla Arakanlı Müslüman Çocuğun Doğduğu Tahmin Ediliyor
Yardım kuruluşu “Save the Children” (Çocukları Kurtarın Vakfı) tarafından yürütülen bir çalışmada ise Myanmar ordusunun, Arakan eyaletinde katliam başlattığı Ağustos 2017’den bu yana Bangladeş’teki sığınmacı kampları ile 2012 yılından itibaren yerinden edilen Arakanlı Müslümanların (Rohingya) Arakan’da kaldığı kamplardaki nüfus verileri analiz edildi. Çalışmada, son birkaç yıl içinde Bangladeş ve Myanmar’daki sığınmacı kamplarında 108 bin 37 Arakanlı çocuğun, uygun olmayan yaşam koşulları altında doğduğu tahmininde bulunuldu. Çalışmada, Bangladeş’in Cox’s Bazar bölgesindeki sığınmacı kamplarında, neredeyse tamamı anneleri Myanmar’dan kaçtıktan sonra dünyaya gelen 3 yaşının altında 75 bin 971 çocuğun yaşadığı öngörüsüne yer verildi. Myanmar’dan Aralık 2019’a kadar alınan Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (UNHCR) verilerinin kullanıldığı çalışmada, ülke içinde yerinde edilenlerin kaldığı 21 kampta, 7 yaş altı 32 bin 66 çocuk olduğunu tahmini yapıldı.
Arakanlı Müslümanlara etnik temizlik
Myanmar’ın Arakan eyaletinde 2012’de Budistler ile Müslümanlar arasında çatışmalar çıkmış, olaylarda çoğu Müslüman binlerce kişi katledilmiş, yüzlerce ev ve iş yeri ateşe verilmişti. Arakan’daki sınır karakollarına 25 Ağustos 2017’de düzenlenen eş zamanlı saldırıları gerekçe gösteren Myanmar ordusu ve Budist milliyetçiler, kitlesel şiddet eylemleri başlatmıştı. BM’ye göre, Ağustos 2017’den sonra Arakan’daki baskı ve zulümden kaçıp Bangladeş’e sığınanların sayısı 900 bine ulaştı. Uluslararası insan hakları kuruluşları, yayınladıkları uydu görüntüleriyle yüzlerce köyün yok edildiğini kanıtlamıştı. BM ve uluslararası insan hakları örgütleri, Arakanlı Müslümanlara yönelik şiddeti “etnik temizlik” ya da “soykırım” olarak adlandırıyor.(AA,C)