Kurban: Nefsi Boğazlama
- HAYATMANŞETYAZARLAR
- 13 Temmuz 2020
Rabbin için namaz kıl ve kurban kes (Kevser, 108/2)
Kurban, eyyâm-ı nahr (kurban kesme günleri) denilen Zilhiccenin 10-13’üne rastlayan günlerde –bazı mezheplerde 14’de vardır- kurbanlık olarak uygun bir hayvanı ibadet maksadıyla kesmek demektir. Hicretin ikinci yılında meşru kılınmıştır. Fıkıh kitaplarında belirtilen ölçülerde mali imkânı olanlar için Hanefîlere göre kurban kesmek vacip, fakihlerin çoğunluğuna göre ise müekked sünnettir.
Kur’ân-ı Kerîm’de hacc dolayısıyla değinilen kurban ibadeti onunla sınırlı değildir. Kevser suresinde: “Rabbin için namaz kıl ve kurban kes” (108/2) ayeti ile Hz. Peygamberin meşruiyetinden sonra sürekli kurban kesmesi onun önemini ortaya koyan bir özelliğe sahiptir. Hz. Peygamber’in: “İmkanı olup da kurban kesmeyen namazgahımıza yaklaşmasın” (İbn Mâce, “Edâhî”, 2; Ahmed b. Hanbel, II, 321) şeklindeki hadisi kurban kesmeye verilen değerin bir ifadesidir.
Hz. Âdem’in iki oğlu Hâbil ve Kâbil’in kurban kesmeleri bu ibadetin insanlık tarihi kadar eski olduğunu gösterirken (5/27-31) bütün ümmetlerde meşru kılınması (22/34) ona verilen değeri ifade eder.
Kurbanın birçok hikmeti vardır. Öne çıkan bazılarını şu şekilde kaydedebiliriz.
Kurbân, takvâ merkezli bir ibadettir (5/27; 22/37). Takvâ, Allah’ın emirlerine sevgi ile ve özenle sarılmak, yasaklarından kaçınma hususunda da titizlik göstermek demektir.
Allah Te‘âlâ, sembolik (22/36) anlamda kesilen kurban ile verdiği nimetin insanlarla paylaşılabilmesini, insandaki cimriliğin cömertliğe, tamahın tok gözlülük ve kanata dönüştürülmesini, bunun bir davranış biçimi halini almasını istemektedir.
Kurban, malın güzelinden olur. Kurban kesen bütün malını Allah yolunda harcamaya hazır olduğunun sözünü vermekte, mal sevgisini gönlünden çıkardığını söylemektedir.
Kurban, verilen nimet ile sınavdır (37/106). Kurban kesen bir mü’min o nimetin sahibini tanıdığını ve ona bir şükran ifadesi olarak kurban kestiğini beyan etmektedir.
Günümüz Müslümanlarının kurdukları organizasyonlar ile dünyanın farklı bölgelerinde kestikleri kurbanlar, İslam’ı tebliğin bir aracına dönüşmüş, ümmet bilincinin yaşamasına katkı sağlamış, dünyanın farklı bölgelerinde yaşayan mazlum Müslümanların yalnız olmadıklarını hissettirmiştir.
Dünyanın bütün bölgelerinden tekbirlerle yükselen sesler eşliğinde kesilen kurbanlar, Mekke’de hacc görevini ifa eden Müslümanlara katılarak yeryüzü bütünüyle bir ibadethaneye dönüşmektedir.
Allah kurbanlarımızı ve diğer ibadetlerimizi kabul etsin.
Doğrusunu en iyi Allah bilir!