İlkeli Eş Olmak
- Sürmanşet 1YAZARLAR
- 3 Temmuz 2020
Yaşlı dede, sabah erken evinden çıkar, yolda bir bisikletlinin çarpmasıyla yere yuvarlanır ve hafifçe yaralanır. Sokaktan geçenler, hemen en yakın sağlık birimine ulaştırırlar. Hemşire, önce pansuman yapar ve “Biraz bekleyin, bir de röntgen çekelim. Herhangi bir kırık-çatlak olabilir” der. Yaşlı dede, “Hayır, acelem var gitmem gerek” der. Hemşire merakla acelesinin nedenini sorar. Dede, “Eşim huzur evinde kalıyor. Her sabah birlikte kahvaltı etmeye giderim, gecikmek istemiyorum” diye cevap verir. Hemşire, “Eşinize haber iletir gecikeceğinizi söyleriz” deyince de, yaşlı adam üzgün bir ifade ile, “Ne yazık ki karım alzheimer hastası hiç bir şey anlamıyor, hatta benim kim olduğumu dahi bilmiyor” der. Hemşire hayretle, “Madem sizin kim olduğunuzu bilmiyor neden her gün onunla kahvaltı yapmak için koşuşturuyorsunuz?” diye sorar. Cevap müthiştir: “Ama ben onun kim olduğunu biliyorum”
İşte, ahlakî varoluşunu gerçekleştirmiş, güçlü özsaygı sahibi, ilkeli bir eş! Ahlaklı insan, hayatı, varlığı ve varlık bütünü içinde kendi varoluşunu anlamlandırmış; bu anlamlandırmanın doğal uzantısı olarak değerlerini bizzat oluşturup özümsemiş ve onlara göre tutum ve davranışlarını belirleyen kişidir. Benimsediği ahlakî değerlerin belirttiği ‘iyi’ olanı yapmanın sevinci, onun için büyük ödüldür. Müslümansa eğer, elbette bu iyi’yi yapmakla, “en büyük değer/ödül” olan Allah’ın hoşnutluğunu kazanmak gibi büyük başarıya ermenin (9/Tevbe: 72) mutluluğunu da hisseder; yaptıklarının karşılığını başka hiç kimseden beklemez(76/İnsan:9). Özdenetimlidir; dış denetime tenezzül etmez.
Ahlaklı kişinin hayatı tutarlıdır, şeffaftır. Neye nasıl tepki vereceği, nerede nasıl davranacağı bellidir. Sorun üretmeye değil, mevcut sorunlara çözüm üretmeye çabalar. Onunla birliktelik, daha kaliteli, sağlıklı ve huzurla yürütülebilir. Başkalarının iyi veya kötü davranmaları, ahlaklı kişinin kendi ilkelerine aykırı davranmasına kolay kolay yol açmaz.
Bugün kimileri, bu ahlakî duruşu kavramakta zorlanabilirler; ama bunu başarmak, hayal değildir. Ahlakî iyi ve kötü hakkında yargıda bulunma yeteneğine yaratılıştan sahip her insan(91/Şems:8), vahyin aydınlığında, fıtrî potansiyelini ve özellikle düşünme, anlama yeteneğini eğitimle iyi geliştirebildiği oranda böylesi ahlakı edinebilir.
Sevginin, merhametin ve huzurun kaynağı olan ve bunlara dayanan İslâmî aileyi(30/Rum:21), ancak ilkeli eşler, inşa edebilirler. Haydi buna var mıyız?