Sanat Ruhu ve Estetik-3
- YAZARLAR
- 15 Haziran 2020
“Allah güzeldir (cemîl), güzelliği (cemâl) ister/ sever. Kibir ise, hakkı kabul etmemek ve halkı aşağılamaktır.” 1
Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurdu:
“Kalbinde zerre kadar kibir olan cennete giremez.” Bir adam, “İnsan, elbisesinin güzel, pabuç ve ayakkabısının güzel olmasını ister/ sever.” deyince, Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Allah güzeldir (cemîl), güzelliği (cemâl) ister/ sever. Kibir ise, hakkı kabul etmemek ve halkı aşağılamaktır.”2
Geçtiğimiz sayılarda açıklamaya başladığımız bu hadis Abdullah b. Mes’ud’dan (r.a.) rivayet edilmiştir. Sanat ve meslek sahibi olmanın, önemli bir meziyet olduğu açıktır. İbn Mâce’in, Sınâât bab başlığı altında verdiği hadislerden birisi şudur: Resûl-i Ekrem “Zekeriyyâ aleyhisselâm marangoz (dülger, doğramacı) idi”3 der. Ayrıca Resûl-i Ekrem “Allah, geçimini el sanatı ile sağlayan mümini sever.”4 ve “Hiçbir kimse, elinin emeğiyle kazandığından daha hayırlı bir şey asla yememiştir.”5 hadîs-i şerifleriyle, ellerin (başkalarının) emeğinin değil ellerin emeğinin bir değer ve kazanım olduğunu ifade ederek el sanatına/hünerine teşvik eder.
Sesin, bir sanat dalı olan şiir ve musikîde, hatta askerlik mesleğinde önemli bir yetenek olduğu açıktır. Rasûl-i Ekrem’in, “Ebû Talha (el-Ensârî)’nin ordu içinde sesi bir bölükten daha iyidir; gür ve etkilidir.”6 hadisiyle, doğuştan gelen bir yetenek olan sesin önemine işaret ettiği görülür.
Hz. Ömer’in de bir çocuk görüp ondan hoşlandığında, bir meslek ve sanatı olup olmadığını sorduğu, ondan “hayır” cevabını aldığında “gözümden düştü” dediği bilinir.7
Hadîs-i şeriften, sanatçının/ sanatkârın, sanat kabiliyetini meşru çerçevede ve mütevazı üslûpla toplumun fertleriyle paylaşması, hiçbir zaman kibir ve gurura kapılmadan sanat faaliyetlerini yürütmesi gerektiği mesajı anlaşılır. “Cemâle bakma kemâle bak” veya “Sûrete bakma sîrete bak” atasözünün çağrıştırdığı nüktelerden birisi de bu nokta olmalıdır.
- Müslim, İman, 147; Tirmizî, Birr, 61.
- Müslim, İman, 147; Tirmizî, Birr, 61.
- Müslim, Fezâil, 169; İbn Mâce, Ticârât, 5; Ahmed b. Hanbel, II, 296.
- Taberânî, el-Mu’cemu’l-kebîr, XII, 238.
- Buhârî, Büyû’, 15.
- Ahmed b. Hanbel, III, 261.
- İbnü’l-Cevzî, Telbîsü İblîs, s. 283; Kettânî, Terâtîb, II, 256.