2020 Yılı, Müslüman Karşıtı Irkçılığa Karşı Önlemler Yılı

2020 Yılı, Müslüman Karşıtı Irkçılığa Karşı Önlemler Yılı

Hanau’da dokuz kişinin hayatını kaybettiği, Halle’de ise iki kişinin öldürüldüğü saldırılar ile, Kassel Bölge Valisi Walter Lübcke’nin aşırı sağcılar tarafından katledilmesi; bunlar uzun yıllarda tırmanışta olan gerilimin en çarpıcı olayları.

2017’de İslam karşıtı suçların ayrı bir başlık altında kayıt altına alınmasına yönelik uygulama Alman devleti tarafından başlatıldığından beri Federal Kriminal Dairesi (BKA), bedensel yaralama, mülke zarar, hakaret ve halkı galeyana getirme dâhil toplam 3391 İslam düşmanı suçu kayıt altına aldı. 2014 yılından bu yana camilere yönelik 735 saldırı kaydı yapıldı. Muhtemelen gerçek rakamlar çok daha yüksek, zira 735 sayısı, sadece bildirilen ve raporlanan saldırıları ifade ediyor. Bunlara ek olarak ceza gerektirmeyen alanlarda yaşanan ayrımcılık ve ırkçılık vakaları da var. Bu tür vakalar her gün iş yerinde, sokakta, ev veya iş ararken, okulda vb. alanlarda yaşanıyor.

Bu olaylar ve antisemitik saldırıların da giderek artmasının karşısında aşırı sağcılık, ırkçılık, Müslüman karşıtı ırkçılık ve antisemitizm ile mücadelede muhtemelen bugüne kadarki en kapsamlı önlem paketinin hazırlanmasını da beraberinde getirdi. Şansölye Merkel yönetiminde kurulan hükûmet komisyonu, ırkçılığa ve aşırı sağcılığa karşı mücadelede kullanılması amacıyla 89 maddelik bir önlem paketi ortaya koydu.

Buna ek olarak, Federal İçişleri Bakanlığı bünyesinde “Müslüman Karşıtlığına Karşı Bağımsız Uzmanlar Konseyi” (Alm. Unabhängige Expertenkreis Muslimfeindlichkeit) kuruldu. Bu konseyin görevi, İslam düşmanlığı ile nerede ve nasıl mücadele edilebileceği konusunda hükûmet için bir rapor hazırlamak.

Bu önemli adımların daha erken atılması için geçmişte yeterince sebep ve fırsat vardı. Ancak hükûmetin bu denli kapsayıcı bir şekilde harekete geçmekte gecikmiş olmasına yönelik bu haklı eleştirinin, vaziyetin genel durumu değerlendirildiğinde sadece madalyonun bir yüzünü teşkil ettiği anlaşılacaktır. Zira Avrupa’da şu anda ırkçılık ve aşırı sağcılıkla mücadelede en çok çaba sarf eden ülkenin Almanya olduğu göz önünde bulundurulmalı ve bu çaba takdir edilmelidir. Özellikle Fransa ve Avusturya’daki gelişmeler göz önünde bulundurulduğunda Almanya’daki bu önemli adımlar daha bir anlam kazanıyor.

Almanya’da atılan adımlar önemli. Irkçılık ve özelde Müslüman karşıtı ırkçılıkla mücadele için alınan kararlar istikrarlı bir şekilde  takip edilmeli, NSU’nun aydınlatılmasında yaşanan hayal kırıklıklarının tekrarlanmaması için büyük bir gayret gösterilmeli. Diğer tarafta ırkçılık sadece Almanya’da tırmanışta değil, Avrupa’nın farklı ülkelerinde de görülüyor. Bundan dolayı Almanya’da atılan bu adımlara o ülkelerde de işaret edilmeli.